Etimoloji
Çingene sözcüğü bir teoriye göre Eski Türkçe çıgan (yoksul) sözcüğünden gelir. Zamanla sözcüğün Farsça formu (çingane) Türkiye Türkçesinde benimsenmiştir.Bir diğer teoriye göre ise Yunanca "Tsinganos / τσιγγάνος" (Çingene) sözcüğünden Türkçeye geçmiştir. Yunancada Tsinganos kelimesi bugünkü anlamında ilk kez 1378 yılında kullanılmıştır ve modern Yunancaya Bizans Yunancasından geçmiştir. Sözcüğün kökeni Antik Yunanca Aigyptos / Αίγυπτος (Mısır) sözcüğüdür. Eski Yunanlılar Roman halkının Mısır kökenli olduğuna inandığından bu tanımı kullanmaktaydı. Batı dillerinde kullanılan Gypsy terimi bu kelimeden gelişmiştir. İlginç bir benzerlik olarak, Osmanlı ve Anadolu Türkçesi'nde Çingeneleri tanımlamak için kullanılan diğer bir terim olan Kıpti aynı zamanda Mısır halklarından birisinin adıdır.
Roman kelimesi, Roman dilinde rom "koca" kelimesiyle ilişkilendirilmekte olup Sanskrit Rama (रम) ve Ramaṇa (रमण) aynı anlama gelmektedir.
Türkçe
Anadolu Türkçesi ve yayıldıkları bölgelerde Çingenelere çeşitli isim ve sıfatlar takılmıştır. Sıfatlar daha çok yapılan meslekle ilgili olup özellikle Balkan Yarımadasında gümüşçü, demirci, kalaycı, nalbant, müzisyen, kaşık yapımcısı, madenci terimlerinin yerel dillerde karşılıklarıdır. Aşağıdaki listede ise isimler yer almaktadır:Türkçede Romanlar, yaşadıkları yöreye bağlı olarak Çingene sözcüğünün versiyonları olan çeşitli isimlerle anılırlar. Bunlardan bazıları şunlardır: Çingen, Cingen, Cıngan, Çingan, Çingân, Cingan, Çincane ve Cingane. Bunun haricinde kullanılan bazı yöresel isimler şunlardır:
- Cono (Adana)
- Roman (İzmir)
- Şopar (Tekirdağ, Kırklareli)
- Cingan (Bolu, Kastamonu, Çankırı, Sinop, Çorum, Afyon, Ankara, Kırşehir)
- Mıtrıp (Van, Diyarbakır)
- Mutruf (Ardahan)
- Bala (Ilgın, Konya)
- Poşa (Erzurum, Artvin, Kars). Anadilleri Ermenice olup Doğu Anadolu'da yaşamaktadırlar.
- Gurbet, kurbat (Tunceli, KKTC, Hatay)
- Kareçi (Birecik, Diyarbakır, Niğde ve civarında)
- Çingit "göçebe, çingene" (Amasya, Samsun)
- Abdal (Dörtyol , Hatay - Kahramanmaraş)
- Çerge, Firavun (Edirne)
- Dom (Van,Hakkari)
- Aşık - (Diyarbakır)
- Kıpti
- Orom (Zonguldak, Bartın)
- Ole (KKTC)
Diğer diller
- Athingani, Atzinganoi (Yunanistan)
- Bohem, Bohemian (Fransa'da, Çek bölgesi Bohemya'dan göçenlere)
- Cadegipti, Cingali, Cinguli, Zingari, Zingaro (İtalya)
- Cascarots (Baskça)
- Cigani (Slovenya)
- Cigány, Ciganyok, Pharaones "Firavun'un halkı" (Macaristan)
- Cikan (Çek)
- Cyganie (Polonya)
- Garaçı (Azerbaycan)
- Giofog (Galce, İrlanda)
- Gipcyan, Gipson, Gypsy (İngiltere)
- Gitan, Manouches, Tzigane, Saracens "Araplar" (Fransa)
- Gitano (İspanya
- Gypsy (İngilizce)
- Luri, Luli (İran)
- Qereçi (Mıtırıb,Elikci) (Kürtçe)
- Nuri (Mısır, Suriye, Filistin)
- Rom/Roma/Rroma (birçok dilde)
- Ţsigani (Romanya)
- Ţsıgan /цыган/ (Rusya)
- Zegynen (İsviçre)
- Zigenare (İsveç)
- Zigeuner, Sinti (Almanya, Belçika ve Hollanda)
- Zingarelle, (İtalya), Verdi bazı eserlerinde çingenelere değinmiştir ve La Traviata'da da bir çingeneler korosu bölümü vardır.
Çingenelerin vatanlarını neden terk etmek zorunda kaldıkları bugün bile yanıtsız kalmaktaysa da tarihçiler üç görüş üzerinde durmaktadır:
- Gazneli Mahmut'un Sindh ve Penjap'ı işgali sırasında 500.000 Hintliyi esir aldığı bilinmekte olup, Hindistan'ı fetheden Müslümanların, Romanları köle olarak alıp ülkelerine götürülmesi en yaygın teoridir.
- En düşük kast olduğu sanılan Çingenelerin, Müslüman fatihlere karşı paralı asker olarak kullanılmış olabilirler ki, yenilginin ardından göç etmek zorunda kalmış olabilirler.
- Firdevsi'nin Şehnamesi'ne göre MS 420 yılında vatanlarını (Hindistan, Karaçi) terk edip dünyaya yayılan 12.000 kişilik Luri halkı, eğer Çingeneler ise dünyaya yayılmalarının Hindistan'ın işgali ile ilişkisi olamaz.
Çingeneler, dünyanın en renkli göçebe topluluklarından biridir. Türkiye'de yoğun olarak yaşadıkları yerlerin başında özellikle Adana (Cono aşireti) olmak üzere, Çanakkale, Edirne, Kırklareli, Tekirdağ, Düzce, İstanbul ve İzmir gelir.
Çingenelerin büyük bölümü gelenek, göreneklerini ve topluluklarının yönetim biçimlerini korumuştur. İlk olarak 19. yy.da Avrupa'da, sayıları 10-100 aile arasında değişen Çingene toplulukları şefler seçmeye başladı.
Çingene sözcüğü yerleşik düzeni olmayan göçebe insanları çağrıştırır. Oysa Çingenelerin çok azı günümüzde göçebedir. Bazıları kendi istekleriyle göçebeliği bırakmış, yaşadıkları ülkenin yaşam biçimini benimsemişlerdir. Edirne-Kırklareli yöresinde göçebe olarak yaşayan çingenelere "Çerge" denir. Çergeler genellikle pazarlama (bohçacılık) ve kalaycılık işiyle uğraşırlar. Roman olmayanlarla evlenen Romanlar da vardır. Bazı ülkelerde de yerleşik yaşama zorlanmışlardır. Soykırıma uğramışlardır.
Yarı göçebe, yarı yerleşik bir topluluğun sayımının yapılması güç olduğu için Çingenelerin kesin nüfusu bilinmemektedir.
Nisan 1971'de, Çingenelerin sorunlarını tartışmak üzere Londra yakınlarında ilk Uluslararası Roman Kongresi toplanmış olup bu kongreye atfen, 1990'dan itibaren 8 Nisan Dünya Romanlar Günü olarak kutlanmaktadır
Osmanlı'da Çingeneler
Osmanlı İmparatorluğu'nda da Rumeli topraklarında yaşayan Çingeneler ayrı yönetim sayılmışlardı. Kırklareli merkez var sayılarak, (Vize sancak beyinden bağımsız ve ancak gene Vize'de oturmakta olan) Yörük ve Tatarlarından sorumlu bir paşaya bağlanıp "Çingene Sancağı" olarak adlandırılan bu yönetim biriminde, Romanlar'ın yönetsel, mali ve askeri işleri düzenlenirdi. Osmanlı Çingeneleri müslüman olmalarına rağmen, cinayet, vatana ihanet gibi davalarda mahkûm oldukları taktirde, müslümanlar gibi asılarak değil, gayrimüslimler gibi kafaları kesilerek cezalandırılırdı.Yaşam tarzları
Eski göçebe yaşamlarına uygun işler yaparlardı. Kadınlar falcılık yapar, dilenir ya da dans ederdi. Erkekler ise çalgı çalar, kap kacak lehimciliği, kalaycılık, hayvan ticareti, hayvan eğiticiliği gibi işlerle uğraşırlardı. Geçmişte atlarla çekilen arabalarla yapılan göçlerde artık kamyon ya da karavanlar kullanılmaktadır. Eski uğraşlarının yerini ise, meyve toplama, asfalt dökme, kullanılmış araba ticareti, sirklerde hayvan bakıcılığı ya da eğiticiliği, hurda maden ve antika eşya alım satımı gibi işler almış olmakla birlikte özellikle Türkiye de ve diğer birçok dünya ülkesinde yerleşik hayata geçmiş olanlar diğer meslek dallarıyla ilgilenmiş olup başka türlü mesleklerde edinmişlerdir. Bazı ünlü İspanyol gitaristler ve flamenko dansçıları Çingene ya da yarı Çingenedirler. Çingenecenin yazılı bir dil olmayışı yüzünden edebiyat yapıtları yoktur.Ayrımcılık
Çingenelerin göçebe yaşam tarzı yerleşik toplumlarınkinden çok farklıdır. Bu yüzden çoğu zaman, yerel halk tarafından hırsızlık, büyücülük, çocuk kaçırma gibi eylemlerle suçlanmışlardır.1554'te İngiltere'de Çingene olduğu söylenen herhangi bir kişinin asılması işten bile değildi. Hemen hiçbir yerde istenmeyen Çingeneler, birçok ülkeden sürülmelerine karşın, bir süre sonra bu ülkelere geri dönmeyi başarırlardı.
Günümüzde de Çingeneler yaşadıkları bütün ülkelerde ayrımcılığa tabi tutulmaktadır. Bu yüzden de birçok ünlü, Çingene kimliğini gizlemek durumunda kalmıştır.