Eğitim Sorunu
Batı Trakya'da azınlığın resmi olarak 230 azınlık ilkokulu, 2 ortaokul-lisesi (Gümülcine Celal Bayar Lisesi ve İskeçe Muzaffer Salih Lisesi) ile 2 medresesi bulunmaktadır. Bu okullarda eğitim dili ikilidir. Yunanca, tarih, coğrafya, vatandaşlık ve çevre eğitimi Yunanca, matematik, Türkçe, fizik, kimya, din, sanat ve beden eğitimi Türkçe işlenmektedir. Ancak, 1995 yılında getirilen yeni bir düzenleme ile İskeçe'deki bazı Türk okullarında daha önce Türkçe okutulan beden eğitimi, resim, müzik gibi dersler Yunan öğretmenler tarafından Yunanca verilmeye başlanarak, Türkçe okutulan ders sayıları iyice azaltılmıştır.
Yunanistan, eğitim konusunda da Lozan Anlaşması'nın yanı sıra 1951, 1952 ve 1968 yıllarında imzalanan kültür anlaşmalarındaki yükümlülüklerini yerine getirmemektedir.
Lozan Anlaşması'na göre, azınlıkların eğitim kurumlarını işletme hakkı varken, Yunan hükümetleri bu kurumları Din İşleri ve Eğitim Bakanlığı'na bağlayarak, kontrolü kendi eline almıştır.
20 Nisan 1951 tarihinde Türkiye ve Yunanistan arasında imzalanan kültür anlaşmasında, iki ülkenin karşılıklı öğretmen değişimi yapması ve birbirlerinin diplomalarını tanıması kabul edilmiştir. Gümülcine'deki Celal Bayar Lisesi, bu anlaşmadan sonra kurulmuş ve öğretim kadrosu Türkiye'de eğitim almış öğretmenlerden teşkil edilmiştir. Ancak, anlaşmanın uygulanmasına 1970'lerde son verilmiştir. Bu tarihe kadar 500 öğretmen Türkiye'de eğitilmiş, sonra da Yunanistan'a dönerek görev almıştır.
"Kontenjan öğretmenleri" olarak adlandırılan bir kısım öğretmenler de belli bir kontenjan dahilinde Türkiye'den gönderilen Türk uyruklu öğretmenlerdir. Maaşları Türkiye tarafından ödenen, çalışma ve ikamet izinleri ise her ders yılının başında yenilenen bu öğretmenlerin her yıl bir bölümü, Yunan yetkililerce çeşitli nedenler gösterilerek reddedilmekte ve sayılarının, İstanbul'da iyice azalmış olan Rum öğrencilere yetecek Yunanlı öğretmen sayısını aşmamasına özen gösterilmektedir.
Bir diğer öğretmen grubu olan "formasyonlu öğretmenler", Türkiye'deki öğretmen okullarında eğitim görmüş olan Batı Trakyalılardır. Günümüzde resmen kapatılmış olan Batı Trakya Türk Öğretmenler Birliği'nin çatısı altında toplanmış bulunan formasyonlu öğretmenlerin maaşları, sözleşmeli olarak çalıştıkları okul encümeni tarafından ödenmektedir. Bu öğretmenlerin bir bölümü dikta döneminde görevden alınmış, bir kısmı da okul değiştirmek isterken açıkta kalmıştır. Bu konudaki 1987 tarihli bir rapora göre, 1973 yılından beri, Türkiye'de okumuş hiçbir Batı Trakyalı öğretmene Batı Trakya'da Türkçe eğitim yapan okullarda çalışma izni verilmemiştir.
Azınlık arasında "akademililer" olarak adlandırılan Selanik Özel Pedagoji Enstitüsü(SÖPA) mezunları da azınlık eğitiminde ayrı bir yer tutmaktadır. Bu grup, formasyonlu öğretmenlere alternatif yaratmak amacıyla medrese çıkışlı öğrenciler arasından alınarak Yunanca dilinde eğitilen, Türkçeleri yetersiz, Yunan devlet memuru statüsünde şahıslardan oluşmaktadır. Azınlık okullarında rahatlıkla öğretmen olmak isteyenlerin SÖPA'nın mezuniyet standartlarını taşıyor olmaları gerekmektedir. Ancak Türk azınlığa göre, SÖPA mezunu öğretmenler hem yetersiz bilgi birikimine sahiptir, hem de Türk çocuklarına yönelik asimilasyon amaçlı propaganda yapmaktadır.
Yunanistan'ın Türklerin eğitimini engellemek için kullandığı yollardan birisi de öğretmenlerin ihtiyaç duydukları göreve atanmalarını geciktirmektir.
Yunan yetkililer ayrıca, okullarda eğitim başlamadan az önce tadilat gibi gerekçelerle okulu kapatmakta ve müfredatta sapmalara neden olmaktadır.
1983 yılında çıkarılan bir yasa ile sınır bölgelerindeki inşaatlar ve onarımlar için ruhsat alınmasının şart koşulmasından istifade eden Yunan yönetimi, azınlığın diğer yapılarının yanı sıra okulların onarılması ve büyütülmesini de engellemektedir.
Batı Trakya'daki azınlık ilkokullarının çoğunda birkaç sınıf bir arada aynı derslikte eğitim görürken, bazı yerlerde iki, hatta bir derslikli okullar bulunmaktadır. Bu durum da eğitimin kalitesini ister istemez düşürmektedir.
Bu olumsuz durumdan da istifade etmesini bilen Yunan makamları, işsiz bıraktıkları formasyonlu öğretmelerin sorununa gerekçe olarak bu derslik sıkıntısını gösterebilmektedir.
694/1977 sayılı yasanın 7. maddesi, öğretmen kadroları, sözleşmeleri, dersliklerin sayısı ve Türkçe okutulan derslerin haftada kaç saat yapılacağı gibi hususları eğitim bakanının yetkisine bıraktığından, dersliklerin sayıca azalması Türkçe ders saatlerinin azaltılmasına, bu azaltma da öğretmen kadrolarının iptaline gerekçe oluşturmaktadır.
Anadilleri olduğu için Türkçe, resmi dilleri olduğu için Yunanca öğrenmek zorunda olan azınlık öğrencilerinin, yeterli öğretmen bulunamayan bu okullarda sonunda ikisini de yeterince öğrenememeleri ve azınlık eğitiminin kalitesinin düşük oluşu sonucu, azınlık gençlerinin Yunanistan'da yüksek öğrenim şansları da kalmamaktadır.
Avrupa Konseyi'nin uyarıları sonucu Yunanistan, 1999 yılında finansmanı Avrupa Birliği tarafından karşılanacak bir program dahilinde, Türk öğrencilerin üniversiteye giriş ve diğer kamu ve özel sektör sınavlarında başarısız olmalarında çok büyük bir rol oynayan dil sorununu gidermeye yönelmiştir. Bu program dahilinde Yunancanın ikinci dil olarak Türk öğrencilere öğretilmesi amaçlanmaktadır.
Avrupa Birliği'nin azınlıklara verilen eğitim konusundaki baskılarının diğer bir sonucu olarak da 2341/1995 sayılı Yüksek Öğrenim Yasası'nda değişiklik yapılarak, 1996-97 öğretim döneminde üniversite seçme sınavına katılacak Türk azınlığa Yunan üniversitelerine girişte % 0.5 oranında kontenjan ayrılmıştır. Ancak, bu uygulamanın da Yunan radikal çevrelerinde, azınlığın Yunan çoğunluk arasında eritilme politikasının bir parçası olduğu şeklinde yorumlandığı ifade edilmektedir.
Kaynak: Batı Trakya Türkleri Dayanışma Derneği