Müzeler
Zamanda Yolculuk
Cumhuriyetin ilk yıllarında başlayan müzecilik çalışmaları, sonraki yıllarda çeşitli nedenlerle duraklamıştır. Özellikle II. Dünya savaşı yıllarında kentin saldırıya uğraması ihtimaline karşı, müzelerdeki değerli eserlerin çoğu İstanbul ve Anadolu illerindeki müzelere taşınmıştır.
Edirne ilinde bulunan müzelerden ilki olan Türk-İslam Eserleri Müzesi, Selimiye Camii'nin Dar'ül Tedris Medrese bölümünde 1925'de açılmış, 1971'de yeniden düzenlenmiştir.
Edirne Arkeoloji ve Etnografya Müzesi 1925 yılında Selimiye Camii arkasındaki Dar'ül Kur'a Medresesi'nde kurulmuştur. Yine aynı avludaki Dar'ül Tedriste Etnografya Müzesi'nin açılması da 1936'ya rastlar. Daha sonra yeni eserlerle zenginleşen müze, 1972'de bitirilen yeni binasına taşınmıştır.
Lozan Barış Antlaşması ve Karaağaç'ın bu antlaşmayla kazanılması anısına, Trakya Üniversitesi ile Edirne Belediyesi'nin öncülüğünde yapılan Lozan Anıtı'nın temeli 29 Mart 1998'de atılmıştır. 19 Temmuz 1998'de dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel tarafından ziyarete açılan Lozan Anıtı üç yüksek sütundan oluşur. Yanında bir de Lozan Müzesi bulunmaktadır.
Balkan savaşının zor ve acı dolu günlerini anlatan Balkan Savaşı Müzesi, 5 Şubat 2000 tarihinde ziyarete açılmıştır.
Edirne müzeleri içerisinde çok önemli bir yere sahip olan Bayezid Külliyesi'ndeki Sağlık Müzesi'nde, eski tıp aletleri ile tıp eserleri ve Edirne tarihi ile kültürel araştırmalarına emek vermiş Dr. Rıfat Osman ve Prof. Dr. Süheyl Ünver odaları bulunmaktadır. Avrupa Konseyi tarafından 2004 yılı Avrupa Müzesi Ödülü'ne layık görülerek ödül almıştır.
Traklardan Osmanlıya bir gezi: Edirne Arkeoloji ve Etnografya Müzesi
Edirne Arkeoloji ve Etnografya Müzesi
Edirne'nin, Osmanlı imparatorluğu zamanında yaklaşık doksan yıl başkent olduğundan saray da halk sanatlarını etkilemiş ve etnografya açısından zenginlik kazandırmıştır. Bu nedenle ikinci bir müzeye gerek duyulmuştur. Etnografya Müzesi adı altında ikinci bölüm yine Selimiye Camii avlusu içinde Dar'ül Tedris Medresesi'nde Edirne'nin kurtuluşunun on üçüncü yılında (25 Kasım 1936) açılmıştır.
Bununla birlikte, son yıllarda satın alma, bağış ve geri almayla müzeye giren eserlerin çoğalması ziyaretçi sayısının da artmasının sağlamıştır. Sonuçta yeni ve modern bir müzeye gereksinme duyulmuş, 1969 yılında yapımına başlanan yeni müze binası 13.06.1971'de Arkeoloji ve Etnografya Müzesi olarak açılmıştır. Medresedeki müze ise Türk İslam Eserleri Müzesi adı altında hizmet vermektedir.
1971 yılında açılan müze Arkeoloji ve Etnografya seksiyonlarından oluşmaktadır.
Etnografya Seksiyonu
Sünnet ve Gelin Odası Salonun en önemli köşeleridir. Sünnet ve düğün törenlerinin Türk geleneklerinde önemli bir yer tuttuğunu gösteren eşyalar sergilenmektedir. Sünnet yatağı üzerinde 18.y.y. sonuna tarihlenen atlas üzerine işlemeli değerli bir yatak takımı serili olup, yatak 22 tane bindallı bohçanın bir araya getirilmesinden oluşmuştur.
Duvarda 17.y.y.'ın sonuna tarihlenen Edirnekâri ağaç işçiliğinin başyapıtlarından olan boyalı, yüklük kapaklan devrinin en güzel örneklerindendir. Ortada Edirne Sarayı'nda kullanılmış işlemeli sini örtüsü, Edirnekâri sini altlıkları ve rahleler vardır. Gelin, libaslı ve yüzünde yapıştırma, başına tuğ takılı gelin giysisiyle tamamen saray etkisini yansıtmaktadır. Hamam köşesini, işlemeli hamam ve abdest havluları, hamam taşları, telk'ari ve sedef kakmalı hamam nalınları oluşturmakta olup, Sokullu Hamamı'nın gelin kurnası en güzel örneklerdendir.
Etnografya Salonu'nun diğer vitrinlerinde, takılar, gümüş saat köstekleri, giysi ve aksesuarları, 17.y.y.'a ait sedef kakmalı Kur'an-ı Kerim Mahfazası, 18. ve 19.y.y'lara ait işlemelerden uçkur, peşkirler, krepler, para, saat ve mühür keseleri, gülabdanlar, ibrikler ve şimşir, Viyana işi lambalar, sarayda kullanılan kristal nargile, gümüş tepsiler ve buhurdanlar kahve takımı örnekleri, yöresel giysi örnekleri , salonun ortasında ise fayton yer almaktadır.
Trakya Arkeolojisi Salonu
Büyük bir Thrak Kabilesi olan Odrisler'in Edirne'nin 5km. kuzeybatısında kurdukları ilk şehir yerleşmeleri Odrisya'ya ait buluntular, Çardakaltı buluntuları olarak sergilenmektedir.
Buluntu yeri, M.Ö. 4000-3000'ne tarihlenmekte olup, el değirmeni taşları taş el baltalan, evde yapılmış kaba hamurlu çentik bezemeli çanak çömlek parçaları sergilenmektedir. Kırklareli Taşlıcabayır'da ele geçen mezar buluntuları Türkiye Trakyası'nda daha önce saptanmamış, M.Ö. 2.bin yılı kültürüne ait olup, tanımlanabilen kaplar, Son Tunç-Demir Çağları'na tarihlenir.
Thrak atlısının betimlendiği mezar stellerindeki, atlı süvarinin Thrak Kabile Şeflerini temsil ettiği ve Thraklara has yerel bir kült olduğu anlaşılmaktadır. Roma Dönemi'nde ise at üzerinde avlanan süvari figürü, ölen Thrakyalı paralı savaşçıların mezar taşları olarak sıkça kullanılmıştır.
Enez, Çakıllık Nekropolünde mezar amaçlı kullanılan, M.Ö. 5.y.y'a tarihlenen bronz Hyria örnekleri ve ölü hediyesi olan Pişmiş Toprak Lekythoslar Enez Kazısı buluntularını oluşturmaktadır.
Bu buluntular içindeki bronz Nike heykelciği, Louvre Müzesi'ndeki Samothrake Nike'sine benzer olup, üzerindeki uçuşan giysisi Hellenistik çağ özelliği gösteren seçme bir eserdir. Ayrıca başında kalathosu bulunan sakallı Serapis büstü ve giysili, başında diadem bulunan bronz heykelcik de önemli Enez buluntuları arasındadır.
Enez Bizans Dönemi Buluntuları olan M.S. 12. ve 14.yüzyıllar arasıda tarihlenen yeşil ve sarı sırlı tabak ve çanak örnekleri ve Enez'de bulunan bir atlete ait mezar steli ile Makedonya Kulesi Kurtarma Kazısı'nda bulunan Roma Dönemi steli salonun diğer buluntularını oluşturur.
Arkeoloji Salonu
Mezar stelleri arasında Enez'de bulunan Pan ve Nympha kabartmalı stel M.Ö. 4-3.yüzyılın en güzel örneklerindendir. Cenaze ziyafeti konulu mezar stellerinde Thrak geleneği ile birlikte Doğu etkisi de görülmektedir.
Tilkiburnu ve Taşlıcabayır mezar buluntuları olan kaplar ile Enez Hocaçeşme buluntuları olan kaplar da bu salonda yer almaktadır.
Trakya ve Batı Anadolu kökenli, Pişmiş Toprak kadın portreleri, Aphrodite ve Artemis Heykelcikleri ile çeşitli formlardaki kaplar, Hitit ve Urartu Dönemi'ne ait çeşitli eserler, gümrük kapısından yurtdışına kaçırılmak istenirken yakalanmış ve müzemizde sergilenmektedir.
Genç kız ve kadın mezarlarında bulunmuş takılar, ayna ve koku şişeleri takı vitrinini oluşturmaktadır. Kadın mezarlarında bulunmuş cam bilezik, koku kabı ve bardaklar cam eserler vitrininde yer almaktadır. Hemen yanında, yün eğirmekte ve dokuma tezgahlarında kullanılan ağırşaklar ile pişmiş toprak ve bronz kandillerin yer aldığı vitrin bulunmaktadır.
Enez'de bulunmuş, Aphrodite kültüne ait Pişmiş toprak Aphrodite heykelcikleri ile 19.y.y. sonuna ait, Rus stilinde yapılmış İkonaların sergilendiği vitrinler vardır.
Şarap, zeytinyağı gibi sıvıların taşınmasında kullanılan Amphoralar, galeri duvarı boyunca sıralanmışlardır.
Hellenistik Krallıklara ait Trakya sikkeleri, Gümüş Roma İmparatorluk Dönemi sikkeleri, kronolojik sıraya göre sergilenen gümüş ve bronz Roma Dönemi sikkeleri, yine kronolojik sıraya göre sergilenen altın ve bakır Bizans Dönemi sikkeleri ve Anadolu Beylikler Dönemi sikkeleri, Arkeoloji salonunun sikkeler bölümünü oluşturmaktadır.
Bahçe
Vize'den gelen girlantlı ve Eros kabartmalı sunak, M.S. Il.y.y Roma Dönemi eseridir. Bahçe boyunca, Arkaik, Hellenistik, Roma ve Bizans devirlerine ait sütun başlıkları ile steller, heykeller, mimari elemanlar sergilenmektedir.
Bahçenin diğer bölümünde ise canlandırılmış Thrak evleriyle, Osmanlı Dönemi'ne ait mezar taşlan ve zahire küpleri yer almaktadır.
Osmanlı`dan izler
Türk İslam Eserleri Müzesi, Selimiye Külliyesi kapsamında yer alan Dar-ül Tedris Medresesinde 1971 yılında yeniden düzenlenmiştir. Müzede pehlivan eşyaları, tekke eşyaları, işleme ve levha ürünler, silahlar, Osmanlı çini ve seramikleri, saraydan kalan mutfak eşyaları, ahşap eşyalar sergilenmektedir.
Müze, Pazartesi günleri dışında, haftanın kalan günlerinde açık olup; Müzeyi gezmek isteyenler, sabah 08:30-12:00, öğleden sonra 13:00-17:00 saatleri arasında müzeyi ziyaret edebilirler.
Pehlivanlar Odası
Efsaneye göre Rumeli kuşatmaları sırasında güreş tutan yiğitlerden kırkının güreşerek ölmelerinin anısına her yıl yapılan Kırkpınar güreşlerinin ünlü güreşçileriyle "Türk gibi kuvvetli" deyimini dünyaya duyuran başpehlivanların fotoğrafları bu odada sergilenmektedir. Ayrıca Kırkpınar ağası giysileriyle güreşçi eşyaları da vardır.Tekke Eşyaları Odası
Niş vitrinlerinde ise Edirne Muradiye Mevle-vihanesi'nin fotoğrafları, son şeyhi Selahattin Efendi'nin seccadesi, ayrıca pazarcı maşası, Mevlevi sikkesi ve tespihleri; diğer vitrinlerde kudümler, çalpareler, ney, rebab, keşkül, şifa tasları, teberler, zikr tespihleri, zincirli topuzlar, 17.-18.y.y' lara ait el yazması Kur'an-ı Kerimler, dua kitapları, murakka, Kur'an-ı Kerimler, dua kitapları, murak-ka, Kur'an sureleri vardır.
Kapının karşısında II. Bayezid Külliyesi'ne ait oyma, kakma ve geçme tekniklerinde yapılmış görkemli iki kapı kanadı ile aynı külliyenin mum-hanesinde yapılmış çok iri mumlar sergilenmektedir.
Özden Vural Çorap Koleksiyonu
Anadolu'nun çeşitli yörelerine ait çorap örnekleri yer almaktadır.İşleme ve Levha Odası
Duvarlarda kıl testeresiyle oyulmuş ağaçtan ve fildişi 19.y.y.'a ait levhalar, atlas üzerine ipekle işlenmiş levhalar, al kumaş üzerine aplike edilmiş pul koleksiyonları, peşkir, çevre ve örtüler vardır. Küçük bir vitrindeyse İstanbul'da bir kurulun önünde içten fırça sokularak yazılmış cam sürahi 19.y.y.'atarihlenir.Silah Odaları
17.y.y sonlarıyla, 18.y.y.'a ait Osmanlı Dönemi çakmaklı tüfekler, zırhlı ve miğferli manken, süvari kılıçları, kalkanlar, teberler, kolçaklar, oklar, ok kandilleri gibi eserler iki odada sergilenmektedir.Balkan Harbi Odası
Balkan Harbi'nde Edirne Müdafii Şükrü Paşa'nm fotoğrafları, savaşta kullanılan kanlı sancak, Edirnelilerin savaş sırasında yedikleri süpürge tohumundan yapılmış ekmek ve çeşitli alaylara ait sancaklar bulunmaktadır.Çini ve Seramik Odası
18.y.y'ın sonuyla, 18.y.y.'ın başına ait Çanakkale seramikleri ve testileri, Erken Osmanlı Devri seramikleri, 15-16 ve 17.y.y'lara ait Osmanlı Devri duvar çinileri, 18. Ve 19 y.y.'lara ait ağızlık, lüleler, porselen aşure sürahileri, şerbet bardakları, kapaklı porselen sahanlık ve şerbet peşkirleri sergilenmektedir.Sarayiçi Odası
1973 yılında Edirne Sarayiçi kazısından çıkan Edirne Sarayı'na ait 17.y.y. duvar çinileri parçalan ile lö.y.y.'a ait seramik tabaklar vardır.Cam Eşyalar Odası
18.y.y.'a ait kristal sürahiler, çeşm-i bülbüller, kristal şerbet bardakları, sedef kakmalı misafir odası takımı, Edirneli hanımların kanaviçe tekniğinde kozadan yapılmış resimlikleri vardır.Mutfak Eşyaları Odası
Edirne Sarayı'nın mutfak eşyalarından mangallar, imbikler, tencereler, kömürlükler, semaver, fenerler, tavalar, karanfilden zemzemlik ve kahve takımları vardır.Ölçü Aletleri Odası
Çeşitli mum makaslan, şamdanlar, ateş körükleri, kalıklar, el kantarları, astronomiyle ilgili yükselti tahtaları, kum saati, okka ve arşınlar sergilenmektedir.Ağaç İşleri Odası
18.y.y.'a ait yazı ve para çekmeceleri, çeyiz sandıkları, sedef kakmalı yazı masası vardır. 19.y.y. başına tarihlenen Edirne evlerinden derlenmiş kapı tokmakları, kilitler ve anahtarlar sergilenmektedir.Galeri
15.y.y.'dan sonra yok olmuş, yıkılmış Edirne Camilerinin, hanlarının, hamamlarının, çeşmelerinin ve sebillerinin yazıtları ile 19.y.y.'ın sonunda yapılmış Edirne evlerinin ahşap tavan göbekleri vardır.İç Avlu
Artık yok olmuş 15.y.y. mezarlarından toplanarak, müzeye getirilen en güzel mezar taşları bulunmaktadır.Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi...
Avrupa Konseyi tarafından 2004 yılı Avrupa Müzesi Ödülü'ne layık görülerek Trakya Üniversitesi Sultan II. Bayezid Külliyesi Sağlık Müzesi, 27 Nisan 2004 tarihinde Fransa'nın Strasbourg kentinde düzenlenen törenle ödülünü alarak Edirne'nin haklı gururu olmuştur.
Edirne II.Bayezid Darüşşifası'nın Kısa Tarihçesi
Edirne'de Yeni İmaret semtinde Tunca Nehri kıyısında kurulan Sultan II. Bayezit Darüşşifası, Osmanlı Padişahlarından Sultan II. Bayezid tarafından 1484 yılında temeli atılıp, 1488 yılında hizmete açılan Edirne Sultan II. Bayezid Külliyesi'nin birimlerinden biridir.Mimarı; Mimar Hayrettin'dir. Darüşşifa mimari bakımdan:
a)Birinci Avlu,
b)İkinci Avlu,
c)Ana Blok olmak üzere üç bölümden oluşmaktadır.
II.Beyazıd Darüşşifası, Edirne Sağlık Müzesi olarak 23 Nisan 1997 tarihinde hizmete açılmıştır.
Bölümlerinin Açılması
İkinci Avluya geçişte yer alan krokide 7 ve 26 numara ile gösterilen iki büyük salondan, 26 no 'lu salonda düzenlenmiş olan bulaşıcı hastalıklar seksiyonu buradan kaldırılarak I. Avluda yer alan "6 no' lu" odaya taşınmış, boş kalan bu salon sergi salonu haline getirilerek burada Mimar Sinan'ın eserlerinin yer aldığı bir sergi açılmıştır. 86 parça eserlerin yer aldığı bu sergideki eserler dönemin Edirne Valisi Mehmet Canseven tarafından 1999 yılında satın alınarak Müzeye armağan edilmiştir.
Diğer odalar ise konularına uygun olarak tablolarla düzenlenmiştir.
Sultan II. Bayezid Külliyesi bölümü
Başlangıçta bu bölümde Evliya Çelebinin resmi, ünlü eseri Seyahatnamesinde Darüşşifa ile ilgili yazdıkları ve külliyenin vakfiyesi ile birlikte, külliye birimleri ile Darüşşifa'ya ait tablolar yer almaktadır.XV. Yüzyılda Osmanlılarda Cerrahi bölümü
XV. yüzyılda yaşamış ünlü Osmanlı cerrahlarından olan Amasyalı hekim Sabuncuoğlu Şerafeddin'in hayatı "Cerrahiyet-ül Haniye" adlı eserinden alınmış tablolarla o dönem Osmanlı cerrahisi anlatılmaktadır.Darüşşifalarımız
Bu odada Anadolu Selçukluları ve Osmanlılar döneminde Anadolu'da kurulmuş olan Darüşşifalar tanıtılmakta ve Darüşşifalar hakkında bilgi verilmektedir.Eczacılık Tarihi Bölümü
Bu odada eczacılığın gelişimi ile birlikte Diascorides'in Metaria Medica adlı kitabından eserler sunulmaktadır. Ayrıca kavanozlar içerisinde halk arasında ilaç olarak kullanılan bitkilerden örnekler verilmektedir.Bulaşıcı Hastalıklar Bölümü
Tarih boyunca insanlık için büyük tehlike oluşturmuş, hastalıklarla birlikte bulaşıcı hastalıklarla uğraşarak bu konuda önemli buluşlar yapmış adamları tanıtılmaktadır.Tarih Boyunca Hekimliğin Gelişmesi
İlk çağlardan günümüze kadar, hekimliğin tarihi seyir içindeki gelişimi anlatılmaktadır. Salonda vitrinler içerisinde yer alan tıbbi aletler, Edirne'de hekim olarak çalışmış kişilere ait olup, onlar tarafından müzeye bağışlandığı gibi bugün hayatta olmayan kişilere ait tıbbi aletler ise onların yakınları tarafından müzeye armağan edilmiştir.Ord. Prof.Dr. A.Süheyl Ünver Odası
İkinci avluda yer alan Darüşşifanın hizmet verdiği dönemde ilaç deposu "eczahane" olarak kullanılmış olan ve krokide 23 no'lu oda olarak gösterilmiş olan bu odada; Prof. Dr. Süheyl Ünver çeşitli yönleriyle tanıtılmakta ve Edirne ile ilgili yapmış olduğu sulu boya resimler, yazdığı kitaplar, kendi kalemi ile çizmiş olduğu Edirne Tıp Fakültesi simgesini taşıyan çelenk ve Tıp Fakültesi kuruluşu sırasında göstermiş olduğu çabaları canlandıran fotoğraflar yer almaktadır.Dr.Rıfat Osman Bey Odası
Bunların dışında ikinci avluda, Müdür Odası ile birlikte Dr. Ratıp Kazancıgil'in odası yer almaktadır. "2003 yılında yapılan değişiklikte müdür odası I.Avludaki 6 nolu odaya taşınmıştır.
İmaret Mutfak Eşyaları Odası
Birinci avluda sol tarafta yer alan krokide 29 nolu oda olarak gösterilen mutfak bölümünde; Kız Teknik Anadolu Meslek Lisesi Müdürü Gülten Mayadağ'ın hediye ettiği tepsi, bakır mutfak eşyalar ile Kerim Ünver'in armağanından oluşan eşyalar sergilenmektedir.Kartpostallardaki "Yüzyıllık Edirne" Sergi Odası
Birinci avluda düzenlemeler yapılarak çiçeklendirilmiş. Emekli Öğretmen Mübeccel Korkmaz, evlerinin bahçesinde bulunan balıklı havuz ile girişte hemen birinci oda ile tuvaletler arasında yer alan çeşme taşını müzeye armağan etmiştir.
Eski Edirne'nin kendine özgü bir su kültürü bulunmakta ve havuzlar eski Edirne evlerinde önemli bir yer tutmakta idiler. Mübeccel Korkmaz'ın müzeye armağan etmiş olduğu bu havuz eski Edirne evlerinden geriye kalan son örneklerindendir.
Yine birinci avluda yer alan revaklı sahanlık bölümde, Sultan II.Bayezid Darüşşifası ile ilgili kitap, kartpostal, broşürlerin satışı yapıldığı gibi, Edirne kültürünü tanıtan, badem ezmesi, deva-i misk, mis sabunu satışları da yapılmaktadır. Ayrıca buralara konulmuş olan masalarda, ziyaretçiler müzeyi gezdikten sonra, havuzdan yükselen suları izlerken, çaylarını yudumlayıp, Ney sesi ile günün yorgunluğunu da üzerlerinden atmaktadırlar.
Yataklı hastane bölümü 2000 yılına gelinceye kadar olduğu gibi ziyarete açılmış ancak zaman zaman buradaki Musiki Sahnesinde T.Ü.Devlet Konservatuarı tarafından konserler düzenlenmiş, müzeler haftasında sergiler açılmıştır. 2000 yılına gelindiğinde buranın da dönemine uygun olarak canlandırılması söz konusu olmuş ve bu bölümde Türkiye'de ilk olan "Psikiyatri Tarihi Bölümü" Ruh Hastalarını Readaptasyon Derneği tarafından kurularak ziyarete açılmıştır.
"Yurtta barış, dünyada barış"
Müze, hafta içi 08:30-17:30 saatleri arasında ziyaret edilebilir.