Babaeski
22 Babaeski Makaleleri
Babaeski Tarihi 1892 Yılı Edirne Salnamesine Göre (Baba-i Atik) Babaeski Kazası Başbakanlık Arşivinde Babaeski Sarı Saltuk Saltukname'de Edirne ve Babaeski 1890-1906 Tarihleri Arasında "EDİRNE" Gazatesinde Yayınlanan Babaeski İle İlgili Haberlerden Örnekler Osmanlılar Döneminde Babaeski'deki Kurum ve Kuruluşlar Olaylar ve Söylenceler Beldesi Babaeski Bolca Nine Büyükelçi Rahmi Apak Tevfik Sırrı Gür Nazmi Uzun Taşınmaz Kültür Varlıkları Eğitim Sağlık Ekonomi Özel Günler Tarım Festivali İdari Durum - Nüfus - Ulaşım Babaeski'den Notlar Babaeski Köyleri
Babaeski ilçesi bütün toprakları bir ova içinde yer alan, tarımsal üretimin yoğun olduğu ve az miktarda imalat sanayine sahip olan bir yerleşim yeridir.
Trakya'nın en büyük ilçelerinden biri olan Lüleburgaz'ın yakın olması, Babaeski için Trakya Bölgesi-İstanbul arasındaki benzer bir ilişkinin oluşmasına neden olmuştur. Babaeski göreceli olarak gelişmiş bir ilçe olarak kabul edilebilir. Yine de ilçe sakinlerinin alışveriş yapmak, çalışmak ve diğer bazı işler için Lüleburgaz'a gidiyor olmaları iki ilçe arasındaki etkileşimi göstermektedir.
Babaeski ilçesi, çevresel olarak daha az kirlenmiş ve Ergene Nehri'nden etkilenmeyen bir yerleşim yeri olmasının yanı sıra; Trakya'nın sakinliğini yansıtmaktadır. Babaeski-Lüleburgaz arasında işçi ulaşımını sağlayan servislerin, çalışma saatleri dışında düşük trafik yoğunluğu ilçede yaşanmaktadır.
Trakya'nın en büyük ilçelerinden biri olan Lüleburgaz'ın yakın olması, Babaeski için Trakya Bölgesi-İstanbul arasındaki benzer bir ilişkinin oluşmasına neden olmuştur. Babaeski göreceli olarak gelişmiş bir ilçe olarak kabul edilebilir. Yine de ilçe sakinlerinin alışveriş yapmak, çalışmak ve diğer bazı işler için Lüleburgaz'a gidiyor olmaları iki ilçe arasındaki etkileşimi göstermektedir.
Babaeski ilçesi, çevresel olarak daha az kirlenmiş ve Ergene Nehri'nden etkilenmeyen bir yerleşim yeri olmasının yanı sıra; Trakya'nın sakinliğini yansıtmaktadır. Babaeski-Lüleburgaz arasında işçi ulaşımını sağlayan servislerin, çalışma saatleri dışında düşük trafik yoğunluğu ilçede yaşanmaktadır.
Babaeski ilçesi bütün toprakları bir ova içinde yer alan, tarımsal üretimin yoğun olduğu ve az miktarda imalat sanayine sahip olan bir yerleşim yeridir.
Trakya'nın en büyük ilçelerinden biri olan Lüleburgaz'ın yakın olması, Babaeski için Trakya Bölgesi-İstanbul arasındaki benzer bir ilişkinin oluşmasına neden olmuştur. Babaeski göreceli olarak gelişmiş bir ilçe olarak kabul edilebilir. Yine de ilçe sakinlerinin alışveriş yapmak, çalışmak ve diğer bazı işler için Lüleburgaz'a gidiyor olmaları iki ilçe arasındaki etkileşimi göstermektedir.
Babaeski ilçesi, çevresel olarak daha az kirlenmiş ve Ergene Nehri'nden etkilenmeyen bir yerleşim yeri olmasının yanı sıra; Trakya'nın sakinliğini yansıtmaktadır. Babaeski-Lüleburgaz arasında işçi ulaşımını sağlayan servislerin, çalışma saatleri dışında düşük trafik yoğunluğu ilçede yaşanmaktadır.
Trakya'nın en büyük ilçelerinden biri olan Lüleburgaz'ın yakın olması, Babaeski için Trakya Bölgesi-İstanbul arasındaki benzer bir ilişkinin oluşmasına neden olmuştur. Babaeski göreceli olarak gelişmiş bir ilçe olarak kabul edilebilir. Yine de ilçe sakinlerinin alışveriş yapmak, çalışmak ve diğer bazı işler için Lüleburgaz'a gidiyor olmaları iki ilçe arasındaki etkileşimi göstermektedir.
Babaeski ilçesi, çevresel olarak daha az kirlenmiş ve Ergene Nehri'nden etkilenmeyen bir yerleşim yeri olmasının yanı sıra; Trakya'nın sakinliğini yansıtmaktadır. Babaeski-Lüleburgaz arasında işçi ulaşımını sağlayan servislerin, çalışma saatleri dışında düşük trafik yoğunluğu ilçede yaşanmaktadır.
22 Babaeski Makaleleri
Babaeski Babaeski Tarihi 1892 Yılı Edirne Salnamesine Göre (Baba-i Atik) Babaeski Kazası Başbakanlık Arşivinde Babaeski Sarı Saltuk Saltukname'de Edirne ve Babaeski 1890-1906 Tarihleri Arasında "EDİRNE" Gazatesinde Yayınlanan Babaeski İle İlgili Haberlerden Örnekler Osmanlılar Döneminde Babaeski'deki Kurum ve Kuruluşlar Olaylar ve Söylenceler Beldesi Babaeski Bolca Nine Büyükelçi Rahmi Apak Tevfik Sırrı Gür Nazmi Uzun Taşınmaz Kültür Varlıkları Eğitim Sağlık Ekonomi Özel Günler Tarım Festivali İdari Durum - Nüfus - Ulaşım Babaeski'den Notlar Babaeski Köyleri
Babaeski İstatistikleri
Sağlık
Babaeski Devlet Hastanesi
1974 yılında 25 yataklı Sağlık Merkezine dönüştürülmüştür. İlk açılışından 1974 yılına kadar Hükümet Tabipliği ve Sağlık Merkezi aynı yerde, aynı personel ile hizmetine devam etmiştir. 1980 yılında 25 yataklı hastane olarak tescil edilmiştir. 1 Operatör Doktor, 1 Nisaiye Doktoru ve 1 Pratisyen Hekim ile hizmete devam ederken, doktor ve diğer personel sayısında bir miktar artış olmuştur.
25 yatak ile hizmet verirken doktor ve personel sayısındaki artış nedeniyle 25 yatağın yetersiz kalmaya başlaması üzerine 1987 yılında 1 kat ilavesi yapılarak 50 yatak kapasitesine çıkarılmış ve 50 yataklı Devlet Hastanesi olarak Mart 2014 tarihine kadar hizmetine devam etmiştir. 5 Mart 2014 tarihi itibariyle hizmete açılan yeni 100 yataklı hastane ile halka hizmet etmeye devam etmektedir.
Ekonomi
1960'lı yıllarda ise Ülkenin planlı ekonomiyi benimsemesi, Avrupa'ya işçi göçü Babaeski'nin ekonomisinde yukarıda sayılan unsurlara ek olarak gelişmeye başlamıştır. Sanayinin teşvik alması neticesinde ilçede özel sektöre ait tarıma dayalı sanayi gelişmeye başlamıştır. Un, yem, çeltik ve Ayçiçek yağı fabrikaları ve tarımsal alet imalat sanayi kurularak bölgesel ve ülke pazarına hizmet vermeye başlamıştır. Bunun neticesinde tarımsal kooperatifçilik gelişmiştir Atatürk döneminde 1925'te yapılan ve 1950'Ierde kapasitesi arttırılan Alpullu Şeker Fabrikasına ek olarak en büyük özel sektör yatırımları 1960-1970 döneminde yapılmıştır. Daha sonra pazarda rekabet, artan üretim ve finans maliyetleri gibi nedenlerle bu işletmelerin çoğu 1980'lerden itibaren kapanmıştır.
1960-1970'lerin ekonomik tercihlerinden olan elektrik, sulama, köy hizmetleri, köy yollarının yapımı, asfaltlama, sanayi sitesi gibi altyapı hizmetleri de bu dönemde gerçekleşmiştir. İşçi göçü özellikle 1960'ların başından 1990'lara kadar Babaeski için önemli bir gelir kaynağı olmuştur. Yaz aylarındaki işçi turizmi potansiyeli ilçeye önemli ölçüde bir gelir ve turist getirmiştir. Daha sonra TEM yolunun yapımı ve Yugoslavya'daki iç savaş ilçeye gelen işçi turizmini olumsuz etkilemiştir.
1980'lerden itibaren Türkiye'nin dışa açık bir politika izlemesi neticesinde Trakya'da özellikle ihracata yönelik Çorlu ve Lüleburgaz'da yatırımlar yapılırken, Babaeski bu gelişmelerin dışında kalmıştır. İlçeye son yıllarda yapılan bazı tekstil ve imalat sanayi yatırımları ise ekonomik ve sosyal yapıyı değiştirmemiştir.
1990'Iı yıllarda eğitim yatırımları artmış ve ilçede eski Atatürk İlkokulunda faaliyet gösteren Meslek Yüksekokulu yapılmış, yeni ilk ve orta öğretim okulları da açılmıştır Meslek Yüksekokulu kısa bir süre içinde yeni binasında hizmet verecektir. Eğitim faaliyetlerinin ilçeye olumlu etkileri artarak devam etmesi beklenmektedir.
İlçede 1960'lı yıllardan itibaren açılmaya başlayan banka şubelerinin bazıları gerek Genel Müdürlüğü'nün kapanması gerekse ekonomik olmaması nedeni ile kapanmıştır. Bu da ekonomiyi olumsuz etkilemiştir. Çünkü mevduat şubelerde atıl kalırken, ticari kredi talebi gelişmemektedir. Bireysel kredilerin gelişmesi ise ilçe nüfusunun fazla olmaması, gelir dağılımı ve ekonomik sorunlar nedeni ile yetersiz kalmaktadır.
Son yıllarda inşaat sektöründe bir hareketlilik gözlense de sanayi yatırımlarının geliştiği bir ortamda konut talebinin artacağı şüphesizdir. 1990 yılında başlayan ekonomik kriz Babaeski ekonomisini olumsuz etkilerken, Yunanistan ile ilişkilerin gelişmesi, Bulgaristan'ın sınırlarını açması ve 2007 yılında AB'ye üyeliği ilçeye bazı fırsatları da beraberinde getirmektedir. Babaeskililer Balkan ülkelerinde ticaret yaparken, ilçe de turizm faaliyetlerinden payını alacaktır İki ülke arasındaki AB fonlarının kullanımı, ortak projeler ve yatırımlar sınırların kalktığı bir ortamda Babaeski için yeni gelişmeleri de beraberinde getirecektir. Babaeski'nin İstanbul'a yakın oluşu da kısa bir süre içinde yeni yatırımların ilçeye gelmesi olgusunu da harekete geçirecektir.
Eğitim
Anaokulları |
---|
Babaeski Ayçiçeği Anaokulu |
Zübeyde Hanım Anaokulu |
İlkokullar |
Alpullu Şeker İlkokulu |
Büyük Mandıra Atatürk İlkokulu |
Cumhuriyet İlkokulu |
Fatih İlkokulu |
Gazi Osmanpaşa İlkokulu |
Karahalil İlkokulu |
Katranca İlkokulu |
Kuleli İlkokulu |
Mimar Sinan İlkokulu |
Nadırlı Mehmet Fevzi Özdemir İlkokulu |
Pancarköy İlkokulu |
Plevne İlkokulu |
Sinanlı İlkokulu |
Ortaokullar |
Alpullu Şeker Ortaokulu |
Atatürk Ortaokulu |
Babaeski Ortaokulu |
Büyük Mandıra Cumhuriyet Ortaokulu |
Karahalil Ortaokulu |
Kuleli Ortaokulu |
Plevne Ortaokulu |
Nadırlı Mehmet Fevzi Özdemir Ortaokulu |
Sinanlı Ortaokulu |
Liseler |
Alpullu Çok Programlı Lise |
Babaeski Atatürk Anadolu Lisesi |
Babaeski Imkb Ticaret Meslek Lisesi |
Babaeski İmam Hatip Lisesi |
Babaeski Şehit Ersan Yenici Anadolu Lisesi |
Babaeski Teknik Ve Endüstri Meslek Lisesi |
Büyükmandıra Çok Programlı Lisesi |
Kız Teknik Ve Meslek Lisesi |
Diğer Eğitim Kurumları |
Halk Eğitim Merkezi |
Mesleki Eğitim Merkezi |
Öğretmen Evi Ve Akşam Sanat Okulu |
Bolca Nine
BOLCA NİNE
Her yıl, Hıdrellez'in ilk haftasına denk gelen Cuma günü başlayıp; üçüncü haftasının Cuma gününe kadar süren adak ve dilek ziyaretlerine açık olan Bolca Nine'nin mezarı buradadır.
Onu ziyaret edenler adak kurbanları keserler, et kavururlar, yemek pişirirler, pilav börek, çörek yapar, lokma dökerler. Yemekler gelen geçenlere ikram edilir. Kurban derileri ise Bolca Nine Korusu'nun bakımı için köye bırakılır.
"FAL, EFSUN VEYA TARİKAT DÜNYASİNİN DIŞINDA BİRİ"
Rumeli ve oralara giden yol; adı bilinmeyen şehitler, kahramanlar, yiğitler ve beylerin mezarları, türbeleriyle doludur.
Bolca Nine'de o alemin farklı bir temsilcisi, o yılların başka bir yiğidi ve yurtsever bir kadınıdır.
O; toprakları yurt yapan, yaşadıkları yerde toplumların inanç ve düşüncelerini etkileyen, hatta Fatih'le konuşup kehanet denilebilecek sözler söylemiş, zaman içinde keramet sahibi olduğuna inanılan bir ulu kişidir.
ASLEN BALIKESİRLİ'DİR
Bolca Nine soyunun, Karesi (Balıkesir) yöresinden Rumeli'ye gönderilen Türkmenlere dayandığı ileri sürülür.
Ailesi, bugün kabrinin bulunduğu köy topraklarına iskan edilmişlerdir.
Kızlık adı Fatma'dır.
Tahminen 1405 yılında doğmuştur. Gençlik yılları Osmanlı İmparatorluğu'nun Fetret (Karışıklık) dönemine rastlar.
BİR GÜN BİR AKINCI BEYİ...
Mihailoğulları hanedanından bir Akıncı beyi; Gazi Ahmet, Balkan ülkelerinden topanan vergiyi dönemin başkenti Edirne'ye götürürken, yolu Babaeski'nin o günkü adıyla Kofalça köyünden geçer.
Kofalça'nın günümüzdeki adı Mutlu Köyüdür...
Gazi Ahmet o köyde yaşamakta olan Fatma'ya vurulur. Bir yıldırım aşkıdır bu ve karşılıksız değildir.
Fakat Gazi Ahmet'e Romanya'da bir görev düşmüştür ki, dönüşü olmayan bir görevdir. bu...
Alınan duyumlar onun gazilikten şehitlik mertebesine yükseldiği yönündedir.
FATMA KIZ İNZİVAYA ÇEKİLİR
Fatma kızın dünyası kararmış, yıkılmıştır. Henüz evlenmemişlerdir bile; ama o, kendisini kahraman bir akıncının dul kalmış manevi eşi sayar.
Kendini bir koruya atar ve burada inzivaya çekilir.
Bir kulübede; doğa, insan ve hayvanlara yönelmiş sonsuz sevgisi ile ne yer ne içer kimse bilememiştir; ama, "denilenlere göre ona bir götüren bin kazanır, ektiğinin diktiğinin boyu göklere uzanırmış. Bir sözü bitirirmiş cefayı, bir sözü getirirmiş sefayı. Darda olan borcunu edermiş eda, dertliler bulurmuş deva, hastalara gelirmiş şifa..."
"BOLCA BOLCA YEYİN EVLATLARIN, BOLCA BOLCA YEYİN!"
O gün askerler yorgun, üstelik açtılar. Uzun yollardan geçmişler, yorulmuşlardır. O sırada bir yemek kokusu ki, hemen geldigi yere yönelirler. Bolca Nine, kulübesinde bulgur pişirmektedir. Yiğitlerin yemek tasları uzatılır Nine'ye tek tek. Bolca Nine tahtadan kepçesiyle doldurur tasları.
"Bolca yeyin evlatlarım, bolca" deyerek...
Ama o ne? Yüzlerce tas, küçücük bir tencereden gelen bulgurlarla dolar durur...
Ne bitmez, tükenmez bir bulgur pilavıdır bu?
Sonunda anlarlar ki bir ulu kişidir o...
Saçı akpak, bu nur yüzlü kadın; saf, temiz, güzel ve alçak gönüllü haliyle; sevgi, yücelik, doğruluk, iyilik sunmaktadır sanki...
Karınları doyan yiğitler; biraz şaşkın, ama ulu, kutlu bir kadının önünde heyecan yüklüdürler.
Onlar Fatih'in askerleridir ve Fatih İstanbul'dan Edirne yönüne, son seferi olan Arnavutluk üzerine gitmektedir.
Kofalça (Mutlu köy) ve civarında otağı hümayun kurulmuştur.
DURUM FATİH'E ANLATILIR
Olayı öğrenen padişah Bolca Nine'nin yaşadığı yere geldiğinde, sadelik, saflık, temizlik, güzellik ve alçak gönüllülük karşısında; manevi yüceliğin, insanlığın, sevginin, bağlılığın, büyüklüğün, doğruluğun ve güzelliğin farklı bir boyutunu yakalamıştır sanki.
Etkilenir.
"Dile benden ne dilersin" bile deyemez.
Ama: "Ey muhterem kadın!.. Bundan böyle senin adın Bolca Ana olarak çağrıla! İsminle müsemna olarak yaptıkların çevreye ibret-i misal ola, hatıran ebediyete kadar yaşatıla!" deyerek bu adı sonsuzluğa armağan eder.
Bolca Nine padişahtan herhangi bir dilekte bulunmaz, istemez; ama; Fatih yine de Nine'nin yaşadığı koruda düzenlemeler yaptırır. Su kaynağı genişletilir, derinleştirilir, kuyuya bilezik yapılır, üstü kapatılır. Evi küçük bir zaviye haline getirilir.
YEŞEREN KARGILAR
Veda günü Fatih ve yanındakiler, hayır duası için Bolca Anaya (Nine'ye) gittiklerinde herkes atından iner ve onun etrafında çömelirler...
Padişah tavsiyeler ister...
Bolca Ana bunun üzerine der ki:
"Ey benim şanı yüksek devletlim... Bu can bu tende kaldıkça başaracağın pek çok şey var.
Gözleri kör, kulakları sağır sanma... Hakkın yolu aklın yolu birdir unutma!
Asla bilerek yanlışa ve günaha gitme.
Askerini boşa kırdırmayasın...
İçte ve dışta yaptığın bütün kavga ve savaşların hiçbiri sebepsiz olmasın.
Bunlar nasihattir, duy, kulakardı etme!"
Fatih bu nasihatleri saygı ile dinledikten sonra tam ayrılmak üzereyken; Bolca Ana devam eder:
"Sultanım yiğitleriniz dinlenmek için geldiklerinde, kargılarını toprağa sapladılar. Görüyorsunuz, kargılar karşınızda duruyor. Emretseniz de, bu yiğitler bu gece için kargılarını almadan ordugaha dönerler. Yarın yine fakirhaneme ugrayıp emanetlerini alırlar..."
Bu istek aynen yerine getirilir.
Ertesi gün veda etmek ve hayır duası almak için Bolca Nine'ye geldiklerinde bir de ne görsünler? Bıraktıkları kargılar birer yeşil fidana dönüşmüştür.
Bu efsanede verilmek istenen toplumsal mesajınsa barış içinde yaşamak özlemi veya beklentisi olduğu düşünülebilir.
BOLCA NİNE YAZISI İÇİN BİR NOT
Bilimsel bilgi dayanaklarından ne denli uzak olursa olsun ölmüş kişilerden mucizevi olaylar ve destek beklentileri, dünyanın hemen her yerinde geçerliliğini sürdürmektedir. Bu farklı bir konudur ve üzerinde çok şey söylenebilir.
Ancak bu noktada dikkat edilmesi gereken bir olgu vardır. Biz Türkler, kendi tarihleri içinde, toplum ve toprak adına hayatını verenlere farklı bir saygıyla bakmış, onları öyküler içinde yüceltmişizdir. Hele Rumeli ve Trakya'da...
Bu konumdaki kişiler; çok zaman yaşadıkları dönemin yol göstericileridirler ve sosyoojik olaylar sürecinde rol sahibidirler de...
Birer toplumsal vakadırlar.
Bir folklor, halk edebiyatıdırlar... Bu yüzden onları sahiplenmeli, sevgi, barış, toplumsal dayanışma ve yerel kültür dünyamızdaki özellikleriyle öne çıkararak korumalıyız.
Bolca Nine böyle bir noktadadır.
Biz Halit Yardımcı imzalı ve "Trakya Gerçeği" (Fatih ve Bolca Nine) adlı bir kitaptan alıntılar yaparak, yöresel bir kültür değerini öne çıkarmak istedik.
Halit Yardımcının söylemiyle: "Bir tarikat kurup, çevre halkının bilmezliğinden yararlanarak çıkar sağlayan birini" değil...
"Üzerinde yaşadığı toprağın kutsallığına inanan, alçak gönüllü, altı yüzyıldır güzelim söylenceleriyle yaşayan, bir Kutlu Kadın'ı selamlamak istedik."
Bize böylesi fırsatı, kitabında verdigi bilgilerle yaratan Babaeskili (Mutluköylü) Halit Yardımcı'ya teşekkür ederiz.