Makale Dizini

Çanakkale Savaşı'nın üçüncü cephesi olan Anafartalar Cephesi, 6 Ağustos 1915 tarihindeki Suvla Koyu civarında Müttefik kuvvetlerle yapılan çıkarma harekâtıyla başlamış ve hemen ertesinde Arıburnu Cephesi kuvvetleriyle birleşmiştir.

Çıkarma amacı ve planı

Gelibolu Yarımadası'na yapılan Müttefik çıkarmalarının başladığı 25 Nisan 1915 tarihinden itibaren Ağustos ayına kadarki dört aylık süre içinde Seddülbahir ve Arıburnu Cephelerinde ilerleme sağlayamayan Hamilton, üçüncü bir cephe açma yolunu seçmiştir. Burada amaç, sert direnme gösteren her iki cephedeki Osmanlı kuvvetlerinin geri hattına çıkarak kuşatmaktır. Hamilton, üçüncü cepheyi küçük ve büyük Kemikli burunları arasındaki Suvla kumsalına İngiliz 9. Kolordusunu çıkartarak açmıştır. İngiliz 9. Kolordusu, 1915 yılının Mayıs ayı sonlarında Avrupa'daki cephelerden çekilerek gönderilen takviye kuvvetleridir. O tarihe kadar Limni ve Gökçeada'da toplanmaktaydı. 6-7 Ağustos gecesi gerçekleştirilen çıkarma ile bu birlikler Kocaçimentepe – Conkbayırı hattından Çanakkale Boğazı'na ulaşacak ve savunmadaki Osmanlı kuvvetlerini çembere almış olacaktır.

Esasen bu plan Mayıs 1915 ayında Anzak Kolordusu kurmay heyetinin öne sürdüğü plandır. Arıburnu'na 25 Nisan 1915 sabahı çıkartılan Anzak kuvvetleri, gün sonuna dek, sert Osmanlı direnişi sonucu belirlenen hedeflere ulaşamamıştı. Dahası, çıkarmanın hemen ardından başlayan Osmanlı karşı taarruzları, Anzak birliklerinin sahilde dar bir alanda sıkışmalarına neden olmuştu. Çıkarma günü akşamı, Anzak Kolordusunun iki tümen komutanı da çıkarmanın başarısız olduğu, sahilde tutunmanın olanağının kalmadığı gerekçesiyle, birliklerinin tahliyesinden yanadırlar. Aynı gece Anzak Kolordusu komutanı General William Birdwood bu görüşü Müttefik Kuvvetleri genel komutanı General Sır Ian Hamilton'a iletmiştir. General Hamilton, sahilde kalınarak mevzilerin savunulması emrini vermiştir. Tüm bu gelişmelerin sonucunda Anzak Kolordusu kurmay heyeti, çıkarma bölgelerinin hemen kuzeyinde, takviye kuvvetlerce bir çıkarma yapılması planını gündeme getirmişlerdir.

Çanakkale Savaşı'nın başladığı tarihlerden itibaren Müttefik komutanlar, Osmanlı'nın, İç Hatlar Avantajından da yararlanarak yedek kuvvetlerini hızla harekât bölgesine taşıyabildiklerini ve Müttefik ileri harekâtını durdurabildiklerini gözlemlemişlerdi. Bu kez, Osmanlı'nın dikkatini, dolayısıyla yedek kuvvetlerini çıkarma bölgesi dışında bölgelere kaydırmalarını sağlayacak operasyonlar planladılar. Bunlardan ikli Seddülbahir Cephesi'nde girişilen göstermelik bir taarruzdur. Bölgedeki İngiliz kuvvetleri 6 Ağustos 1915 günü, saat 15:50 dolaylarında Osmanlı mevzilerine karşı taarruza geçmişlerdir. Kirte Bağları Muharebesi olarak bilinen bu operasyon, Osmanlı ihtiyat kuvvetlerini, yarımadanın güneyine çekmeyi amaçlamaktaydı.

Aynı amaçla ortaya konulan bir başka operasyon ise Anzak çıkarma bölgesinin kuzey bölümünden yapılması planlanan ileri harekâttır. Aslında bu taarruz planı, sadece Osmanlı'nın dikkatini başka yöne çekme amacını içermemekteydi. Esasen operasyon fikri, Gelibolu Yarımadasının en yüksek arazisi olan Conkbayırı – Kocaçimentepe – Besimtepe hattında Osmanlı savunmasının zayıf olduğu tespitine dayanmaktadır. Gece saatlerinde derin vadilerden yapılacak bir yürüyüşle bu tepelerin ele geçirilmesinin, Gelibolu Yarımadasındaki Osmanlı savunmasının çökmesi sonucu doğuracağı hesaplanmaktadır. Gerçekten de derin kuru dere yataklarının ve sarp kayalıkların araziyi böldüğü, yer yer sık fundalıklarla kaplı bu arazi, askeri bir harekât için uygun olmadığı gerekçesiyle zayıf kuvvetlerle tutulmuştu. Bu operasyonla hem Osmanlı'nın ihtiyatların asıl çıkartma bölgesi dışına çekmek, hem de bu kilit bölgede stratejik bir pozisyon elde etmek amaçlanmaktadır. Bu harekât devamında yaşanan çatışmalar, Conk Bayırı Muharebesi olarak bilinir.

Çıkarma

İngiltere'den gönderilen üç takviye tümeni 10., 11., 13. ve 53. tümenlerdir. Bu tümenlerden 53. Tümen, ihtiyat olarak Mondros'ta kalacak, diğer üç tümen sahile çıkacaktır. 13. Tümen ve 10. Tümen'in bir tugayı, 3 Ağustos 1915 akşamı Anzak sahillerine çıkartılacak, 11. Tümen ise 6 Ağustos 1915 akşamı Suvla kumsalına çıkartılacaktır. 10. Tümen'in diğer iki taburu da hemen ardından sahile indirilecektir.

Suvla Çıkarmasına İngiltere'den intikal eden 9. Kolordu komutanı General Fredirck Stophord'un komuta etmesine karar verilmiştir.

Çıkarma 6 Ağustos 1915 gecesi saat 21:30'da başlamıştır. Saat 22:00 olduğunda kumsala dört tabur gücünde asker, hiç kayıp vermeden çıkartılmıştır. Her ne kadar çıkarma bölgesinin güney ve kuzey bölgelerinde Osmanlı gözetleme postaları ateş açmışlarsa da yoğun karşı ateşle geri çekilmişlerdi. Bölgedeki Osmanlı savunması Alman Yarbay Wilmer komutasındaki toplam üç bin mevcutlu üç taburdur ve kıyıdan 1,5 km. kadar içeride mevzilenmiştir.

Karaya ilk indirilen tümen, General Hammersley komutasındaki 11. Tümen'dir. General Hamilton'un planına göre 10. Tümen'in karaya çıkmasına üç saat sonra, yani saat 00:30'da başlanacaktır. Ancak General Hammersley'in askerlerinin sahilde siper kazmaya başlamaları, ileri harekata girişmemeleri sonucu 10. Tümen'in kıyıya çıkartılması gecikmiş, ancak gün ağarırken başlanabilmişti. Çıkarmanın daha ilk saatlerinde General Hamilton'un harekat planı aksamaktadır. Oysa generallerine, harekâtın başarı şansının hıza bağlı olduğunu, Osmanlı takviyeleri cepheye ulaşmadan önce ilk gün hedeflerinin ele geçirilmesinin zorunlu olduğunu anlatmıştı.

İngiliz 10. Tümen'inin kumsala çıkması başladıktan sonra, saat 06:00 dolaylarında General Hammersley, güneydeki Mestantepe ve kuzeydeki Kireçtepe yönünde ikişer taburu taarruza kaldırmıştır. Mestantepe'yi, Binbaşı Tahsin Bey emrindeki Bursa Jandarma Taburu ile Yüzbaşı Şevki (Doğan) Bey emrindeki 2. Tabur savunmaktaydı. Akşam üstü saatlerinde, yaklaşık 12 saat boyunca Mestantepe'yi savunan ve toplam savaşçı mevcudu ikibin olan bu iki birlik, ortaya çıkan kuşatılma tehlikesi karşısında geri çekilmişlerdir. Aynı saatlerde Suvla kumsalındaki İngiliz birliklerinin toplam mevcudu 27.000'i bulmuştu. Çıkartmanın ilk gününde, her iki tepe eteklerindeki çatışmalarda İngiliz kayıpları 100 subay ve 1.600 erattır ve kazanç, Mestantepe'nin ele geçirilmesidir. Bu bölgeyi savunan Osmanlı birliklerinin mevcudu da zaten İngiliz kayıpları kadardır. Yarbay Wilmer'in makineli tüfeği ve seri atışlı topları yoktur, savunmayı ağır silahlarla destekleyememiştir. Var olan toplar da ele geçmemesi için geri alınmak zorunda kalınmıştır ve etkin olarak kullanılamamıştır.

7 Ağustos'da Osmanlı savunması, Yarbay Wilmer komutasındaki birliklere herhangi bir takviye göndermemişlerdir. Osmanlı kuvvetlerinin bölgedeki tüm ihtiyatları, Conk Bayırı, Kocaçimentepe ve Kanlısırt çatışmalarına sevk etmek durumunda kalmışlardı.

7 Ağustos

Müttefikler tarafından yapılan bu çıkarma operasyonu, Gelibolu Yarımadası'ndaki (Seddülbahir ve Arıburnu) üçüncü çıkarma olduğu halde pek çok düzensizlik yaşanmıştır. Sahile topların çıkarılamaması, çıkarılan birliklerin düzenli bir şekilde ilerleyerek sahide yer açamamaları, bu yüzden pek çok gerekli malzemenin indirilememesi, çıkartma operasyonunu önemli ölçüde zorlaştırmıştır. Sahil, daha önceki iki deneyimde olduğu gibi yine sıkışık hale gelmiş, gerekli malzemenin çıkarılacağı alan sağlanamamıştır.

Özellikle su sorunu ciddi bir problem oluşturmaktadır. Bazı su tankerlerinin Osmanlı tarafından açılan topçu ateşiyle batırılmasıyla, sahildeki müttefik askerine yeterince içme suyu çıkarılamamaktadır.

Yaşanan su sıkıntısının en belirgin nedeni ise, ileri çıkmış kıtaların malzeme yönünden sürekli olarak ikmal edilememeleri idi. Bu iş için kullanılacak katırların büyük bir bölümü 7 Ağustos gecesine kadar sahile atılamamıştır. Oysa her üç çıkarma öncesinde de Mısır pazarlarında, su taşımaya elverişli ne varsa toplanmış, gemilere yüklenmişti. Özellikle kıtaların su gereksiniminin sağlanması konusunda çıkarma operasyonu oldukça başarısızdır. Çıkarma bölgesinin kuzey kesiminde pek çok asker, Ağustos güneşi altında susuzluktan çıldıracak dereceye gelmişlerdi. Buna karşın çıkarma bölgesinin güney kesiminde, kuyular bulunması sayesinde fazlaca sorun yaşanmadı.

8 Ağustos

Sabahın erken saatlerinde iki İngiliz, bir Yeni Zelanda taburunun giriştiği taarruzla Conk Bayırı'nın batı yamaçları Müttefikler tarafından işgal edilmiştir. Ancak bu ileri hâreket, doğuya bakan sırta ve zirveye ulaşamamıştır. Kocaçimen Tepesi - Düztepe hattındaki Osmanlı birliklerinin komutanı Yarbay Cemil (Conk) Bey'in kıt'a kaydırmalarıyla giriştiği karşı taarruzlar Müttefikleri mevzilerinden sökememiştir. Güney Grup Komutanı (Seddül Bahir Cephesi) Vehip Paşa'nın gönderdiği 8. Tümen Komutanı Kurmay Albay Ali Rıza (Sedes) Bey komutasında gece saatlerinde karşı taarruzda bulunmuş ancak Müttefikler yine mevzilerinde tutunabilmişlerdir.

Birinci Anafartalar Muharebesi

Birinci Anafartalar Muharebesi, Gelibolu'daki Müttefik Kuvvetleri'ne ulaşan takviye kuvvetleri ile gerçekleşen Suvla Koyu çıkarması ardından bu birliklerle Osmanlı kuvvetleri arasında 9 Ağustos 1915 tarihinde gerçekleşen muharebelerdir.

Öncesi

İtilaf Devletleri'nin Gelibolu Harekâtı, Osmanlı Devleti'nin başkenti İstanbul'a donanma ile ulaşarak Osmanlı Devletini savaş dışı bırakmaktı. Ancak 1915 yılının Mart ayında, bu görev için organize edilen Birleşik Donanma'nın, Osmanlı kıyı topçusu tarafından püskürtülmesi üzerine Gelibolu Yarımadası'nın bir kara harekâtıyla işgal edilmesi, bu yolla Osmanlı topçu bataryalarının etkisiz hale getirilerek donanmaya yol açılmasını amaçlayan bir işgal planı uygulamaya konulmuştur. 25 Nisan 1915 tarihinde Gelibolu Yarımada'sının güney ve güney batı sahillerine yapılan çıkarmalarla Müttefik kara harekâtı başlatılmıştı. 1915 yılının Mayıs ayı sonlarına kadar Müttefik kuvvetlerin giriştiği taarruzlar boyunca Osmanlı savunma hatları, birkaç yüz metre gerilemişse de direnmeyi başarmış, Müttefik ileri harekâtını ağır kayıplara uğratarak durdurmayı başarmıştı.

Gelibolu Yarımadasının işgaliyle görevli Müttefik kuvvetler komutanı General Sır Ian Hamilton, kilitlenen cepheleri açmak için takviye gönderilen birliklerin bir bölümüyle Suvla Koyu'nda bir çıkarma yapmak, bir kısmıyla takviye ettiği Anzak 2 Tümeni ile taarruz etmeyi planlamıştır. Her iki harekâtın da 6 Ağustos 1915 gecesi yapılması planlanmıştı.

Suvla Koyu'na çıkan İngiliz birlikleri ise 8 Ağustos akşamına kadar kayda değer bir ilerleme yapmamışlardır.

Anzak 2. Tümeni'ne verilen görev, Kocaçimen Tepesi – Besim Tepe – Conk Bayırı - Düztepe hattının işgal edilmesidir. Tümen, bu sırtlara iki kola ayrılarak taarruz edecektir. 6 Ağustos akşamı ilerleyen Anzak kolları, Osmanlı gözcü postaları tarafından yer yer ateş altına alınmıştı. Bu silah sesleri Osmanlı karargahlarını harekete geçirmiştir. Hızla bölgeye akan takviye birlikleri gün doğarken, zaten gece boyu Osmanlı direnişi karşısında yıpranan Anzak ileri hareketini bütün bütün durdurmuştur. 8 Ağustos 1915 akşamına kadar özellikle Conk Bayırı sırtlarında sert ve kanlı çatışmalar olmuş, Osmanlı savunması bu sırtları elde tutmayı başarmıştır.

Osmanlı hazırlıkları

Bölgeye ulaşıp mevzilere giren 9. ve 4. Tümenlerle Kocaçimen Tepesi – Conk Bayırı hattında, müttefik saldırıları durdurulmuş, cephe tutulmuştu. Ancak daha kuzeyde Suvla Koyu'na çıkmış olan İngiliz 9. Kolordusu karşısında Yarbay Wilmer komutasında üç taburluk bir kuvvet vardır. 5. Ordu komutanı Mareşal Liman von Sanders, Saros Grup Komutanı Albay Fevzi Bey'e, emrindeki 7. ve 12. tümenlerle Anafartalar bölgesine hareket etme emri vermiştir. Emre göre Albay Fevzi Bey, derhal taarruz edecekti. Mareşal Sanders, Albay Fevzi Bey'i Anafartalar Grup Komutanı olarak atamış, Kocaçimen Tepesi – Conk Bayır hattındaki Osmanlı kuvvetleri komutanı Yarbay Cemil Bey'i ve Yarbay Wilmer'i onun komutası altına vermiştir. Albay Fevzi Bey'in 7. ve 12. Tümenlerinin Anafartalar bölgesine ulaşması ve taarruz için yayılması 8 Ağustos akşam saatlerini bulmuştur. General Sanders, Albay Fevzi Bey'e derhal taarruz edilmesi emri vermiştir. Albay Fevzi Bey, 7. Tümen komutanı Albay Halil Bey ve 12. Tümen komutanı Yarbay Selahattin Bey'le görüştükten sonra bu emri uygulamamaya, birlikleri gün doğarken taarruza kaldırmaya karar vermiştir. Her üç Osmanlı komutanı da daha önceki çarpışmalarda uzun bir yürüyüşün hemen ardından, dinlenmeden, hele hele gece karanlığında girişilen taarruzların hem sonuç getirmediğini hem de askerin kırılmasına yol açtığını bilmektedirler. Mareşal Sanders, emrine uymadığını öğrenir öğrenmez 8 Ağustos akşamı Albay Fevzi Bey'i görevden almıştır. Aynı gece saat 21:45'de Kuzey Grup Komutanı Esat Paşa'ya telefonla, emrindeki 19. Tümen Komutanı Albay Mustafa Kemal Bey'in Anafartalar Grup Komutanlığı'na atandığı bildirilmiştir. Mustafa Kemal Bey, kendi tümeninin komutasını Yarbay Şefik Bey'e teslim ederek at sırtında iki buçuk saatlik bir yolculuğun ardından yeni karargahına, Çamlıtekke'ye 01:30 dolaylarında ulaşmıştır. O saatlerde 7. ve 12. tümenler, bölgeye tam mevcuduyla ulaşmış ve taarruz hazırlıklarını tamamlamışlardır. Taarruz hazırlıklarının tamamlanmış olduğunu gören Mustafa Kemal Bey, Kocaçimen Tepesi ve Conk Bayırı'nda savunmada kalmak, her iki Anafartalar sırtlarından ise taarruz etmek kararındadır.

Albay Mustafa Kemal Bey, elindeki kuvvetlerin bir kısmını ihtiyata ayırmamış, tüm kuvvetleriyle taarruz etmiştir. Emrindeki, Yarbay Selahattin Adil Bey komutasındaki 12. Tümen Mestantepe, Albay Halil Bey komutasındaki 7. Tümen ise Damakçılık bayırı yönünde taarruz edip bu bölgeleri işgal edecektir. Böylece Anafartalar bölgesi güven altına alınmış ve sahile çıkan İngiliz 9. Kolordusu ile taarruzda olan 2. Anzak Tümeni'nin bağlantısı kesilecektir. Taarruza katılan kuvvet 16.000 kişilik bir kuvvettir. Yarbay Wilmer'in kuvvetleriyle birlikte Anafartalar bölgesindeki Osmanlı kuvvetleri 19.000'dir. 7. Tümen eksik kadroludur. Mareşal Sanders'in emriyle bir alayını Saros'ta bırakmıştır.

Müttefik hazırlıkları

Kocaçimen Tepesi – Conk Bayırı sırtlarında kanlı çatışmaların sürdüğü 7-8 Ağustos günlerinde çıkarma bölgesi Suvla Koyu sakindir. Çıkarmanın ikinci günü İngiliz 9. Kolordusu'nun 10. ve 11. tümenleri sahile çıkmıştı. Askerler denize giriyor ve güneşleniyorlardı. Her iki tümen komutanı da topçu bataryalarının sahile çıkıp mevzi almasını beklemekte, genel bir taarruzu 9 Ağustos sabahı için planlamaktadırlar. Tam da Mareşal Sanders'in geciken taarruzuyla aynı saatlerde.

Müttefik kuvvetler komutanı General Sır Ian Hamilton, 8 Ağustos günü saat 16:30'da Suvla Koyu'na gelmiştir. Çıkarma tam olarak tamamlanmamış, Kolordu komutanı sahile inmeyip açıktaki bir gemide bulunmaktadır. Hamilton, taarruz için emir verememiştir, gün kavuşmak üzeredir. Çaresiz taarruzun bir gün sonra şafak vaktine ertelenmesine razı olmuştur.

General Hamilton ertesi sabah için yani 9 Ağustos 1915 sabahı için gerekli gördüğü emirleri vermiştir, 2 Anzak Tümeni, Kocaçimen Tepesi, Besim Tepe ve Conk Bayırı'na taarruz edecek, İngiliz 9. Kolordusunun 10. ve 11. Tümenleri ise Teketepe, Küçük Anafartalar ve Büyük Anafartalar tepelerini ele geçirecektir. Sahile çıkışı sabahın ilk saatlerinde tamamlanan 53. Tümen ise ihtiyatta tutulacaktır. 10. Tümene verilen görev Kavak Tepe, Tekke Tepe ve Küçük Anafartalar'ın işgali, 11. Tümenin görevi ise Büyük Anafartalar'ın işgalidir. Suvla sahillerindeki İngiliz birlikleri, 32.000 mevcutlu bir kuvvettir.

Savaş

Gerek Osmanlı kuvvetleri, gerekse de İngiliz kuvvetleri, 9 Ağustos 1915 sabahı ileri harekâta başladılar. İlk çatışmalar 15 km.lik cephenin kuzey taraflarında, saat 04:40 dolaylarında başladı. Osmanlı 12. Tümeni'nin 35. Alayı, İngiliz 10. Tümen'inin 32. Tugayı'nın ileri hattıyla ile kapıştı. Tugayın iki taburu Tekke Tepe yönünde ilerlemekteydiler. Tugayın bir taburu kayıptır, nerede olduğu bilinmiyor, bulunur bulunmaz bekleyen taburla birlikte harekata katılacaktır. Tabur komutanlarından Albay Moore'un komuta ettiği İngiliz öncü bölüğü kısa sürede tepeden aşağı akan Osmanlı kolları arasında kuşatıldı. Sağ kalan tek subay, bir teğmen teslim olmuştur. 35. Alay ilerlemeyi sürdürerek Yususçuktepe'yi ele geçirdi. Aynı saatlerde sekiz taburlu İngiliz tugayı, Yarbay Wilmer'in iki taburunu geri atarak İsmailoğlu Tepesi'ni ele geçirmiştir. Önündeki İngiliz bozguna uğratarak ilerleyen Osmanlı 34. Alayı'nın üç taburu bu tepeye taarruza geçmiş ve saat 06:00 dolaylarında tepeyi süngü hücumuyla ele geçirmiştir.

Yusufçuktepe Müttefik topçusunun ateşi altına alındığında buradaki fundalıklarda yangın çıkmıştır. 32. Alay zorunlu olarak tepenin gerisine çekildi. Ancak rüzgarın yön değiştirmesiyle yangın, tepe eteklerindeki İngiliz birliklerine doğru ilerlemiştir. 32. Alay yeniden tepeye yerleşti. Her iki taraftan yaralılar bu ateşin içinde kaldılar.

Osmanlı 34. Alayı'nın yerleştiği İsmailoğlu Tepesi eteklerine Osmanlı topçusunun açtığı ateş, İngiliz taarruz kuvvetlerinin sol ucunda ani bir paniğe yol açmıştır. Osmanlı topçusunun ateşi ileri kaydırmasıyla 34. Alay, İngiliz hatlarının merkezine doğru taarruza geçmiştir. Üç ya da dört bölükten oluşan bir İngiliz kuvveti bu bölgede savunma düzenine geçtiyse de Osmanlı topçusunun ateşiyle silinmiştir.

Günün ilk yarısında Mestan Tepe işgal edilmiş, ancak yoğun donanma ateşi ve İngiliz takviyelerinin taarruzu sonucu boşaltılmak zorunda kalınmıştır.

Günün ilerleyen saatlerinde Müttefik komutanlığı, yedek olarak ayırdığı 53. Tümen'in iki tugayı ile Yusufçuktepe'ye dört kez yenilenen taarruzlarda bulunmuştur. Ağır kayıplara uğramasına kaşın 34. Alay bu tepeyi elde tutmayı başarmıştır.

Cephenin güney kesiminde Albay Halil Bey'in 7. Tümeni eksik kadrolu, iki alaylı bir tümendir. Alaylardan birini Saroz'da bırakmıştır. Taarruza katılan alaylar, önceki aylarda Seddülbahir Cephesi'de savaşmış birliklerdir, dolayısıyla eratın en azından bir bölümünün ve subaylarının muharebe deneyimi vardır.

Her ne kadar önlerindeki İngiliz birliklerini geri atmayı başardılarsa da saat 10:00 dolaylarında ağır topçu ateşi altında durmak zorunda kaldılar. 20. Alay komutanı Yarbay Halit Bey, şehit düşmüş, 21. Alay komutanı Yarbay Yusuf Ziya Bey yaralanmıştır. Yarbay Halit Bey'in kaybı Osmanlı tarafı için ağırdır. Birinci Kirte Muharebesi'nde parlak bir komuta yeteneği sergilemişti.

Saat 09:00 dolaylarında cephenin tüm kuzey kesiminde inisiyatif Osmanlı kuvvetlerine geçmiştir. General Stopford, saat 12:00 dolaylarında ihtiyattaki 53. Tümeni ateş hattına sürerek, sahilde tutunmayı başarabilmiştir.

Osmanlı kayıpları 2.065 erat ve subaydır.

Akdeniz Yurtdışı Seferi Kuvvetler komutanı General Sır Ian Hamilton, İngiliz Savaş Bakanı Kitchener'e çektiği telgrafta, "Dün sabah Ece Limanı'ndan Büyük Anafarta'ya kadar olan bölgeyi zapt edemeyişimize yeterli bir neden bulamamaktayım." demektedir.

10 Ağustos

Kocaçimen Tepesi – Conk Bayırı

Kurmay Albay Mustafa Kemal Bey, Anafartalar Grup Komutanlığı'na atandığında bir harekât planı yapmıştır. Buna göre 9 Ağustos günü Kocaçimen Tepesi – Conk Bayırı hattında savunmada kalacak, Anafartalar kesiminde taarruz edecektir. İzleyen 10 Ağustos günü ise Anafartalar kesiminde savunmada kalarak Kocaçimen Tepesi – Conk Bayırı hattında taarruz edecektir. I. Anafartalar Savaşı muharebelerinin sonlanmasından hemen sonra ikinci günkü planını yürütmek üzere karargâhıyla birlikte Conk Bayırı'na hareket etmiştir. Hava karardıktan sonra bölgeye ulaşıp, 8. Tümen komutanı Albay Ali Rıza (Sedes) Bey ve 9. Tümen komutanı Yarbay Cemil (Conk) Bey'e, sabah erken saatlerde taarruz emri vermiştir.

Conk Bayırı'nda 10 Ağustos sabahı saat 04:30'da Kurmay Albay Mustafa Kemal Bey, 8. Tümen'in ilk hat siperlerinden ileri yürümüş, kırbacıyla taarruz emrini vermiştir. Bu işaret üzerine başlayan süngü taarruzu bir anda İngiliz siperlerine girmiştir. Kısa süreli bir boğuşmanın ardından iki İngiliz taburundan sağ kalanlar düzensiz bir biçimde geri çekilmişlerdir. Çekilen İngiliz eratı izleyen Osmanlı 23. Alayı, Ağıl kesiminde General Baldwin'in tugayı ile çarpışmıştır. Çanakkale Savaşının en kanlı çatışmalarından biri olan bu boğuşmalar saatlerce sürmüş, General Baldwin ve kurmay başkanı bu çatışmalarda ölmüştür.

Seddülbahir Cephesi komutanı Vehip Paşa'nın, kendi cephesini zayıflatmak riskine karşın gönderdiği iki alaydan 28. Alay, Şahin Sırtı yamaçlarına kadar ilerlemiş, Müttefik deniz ve kara topçusunun yaylım ateşi nedeniyle daha ileri çıkamamıştır.

Besim Tepe bölgesinde taarruz eden Osmanlı 9. Tümeni Müttefik kuvvetleri geri atmıştır.

Her iki taarruzda Müttefik cephe hattı 500 – 1.000 metre geri atılmıştır.

Müttefik kuvvetler başkomutanı General Sır Ian Hamilton, İngiliz Genelkurmayına gönderdiği bir raporda bu Osmanlı taarruzu hakkında "ilahi bir hücum" diye söz etmektedir. Time gazetesi muhabirlerinden Ashmead Barlette, bir makalesinde "Bu savaş, devler ülkesinde bir devler savaşıydı" demektedir.

10 Ağustos muharebelerinde 14. Alay komutanı Binbaşı İ. Hakkı Bey şehit olmuş, 23. Alay komutanı Yarbay Recai Bey ve 24. Alay komutanı Binbaşı Nuri Bey yaralanmıştır. Aynı gün bir şarapnel parçası Kurmay Albay Mustafa Kemal Bey'in sol göğsüne çarpmıştır. Sol göğüs cebindeki saat, şarapneli karşılamış ve Kurmay Albayı mutlak bir ölümden kurtarmıştır.

Anzak 2. Tümeni, 6 Ağustos 1915 sabahı, Sarı Bayır Harekâtı olarak bilinen taarruzlarıyla Conk Bayırı ve Besim Tepe'ye taarruz etmişlerdi. Takviye İngiliz kıt'alarıyla sürdürülen bu taarruzlar 10 Ağustos'taki bu Osmanlı taarruzu ile tümüyle geri atılmış olmaktadır.

Anafartalar

Conk Bayırı'nda Osmanlı taarruzunun başlamasında yarım saat önce, saat 04:00'de Müttefik kara ve deniz topçusunun yoğun ateşi Anafartalar bölgesindeki Osmanlı 7. ve 12. Tümenlerin mevzilerini hedef almıştır. Bir saat devam eden bombardımanın ardından İngiliz kuvvetleri taarruza geçmiştir. Taarruz, 8-9 Ağustos gecesi sahile çıkan, General Linley komutasındaki 53. Tümen tarafından gerçekleştirilmiştir.

Taarruz, Yusufçuk Tepe ve daha kuzeydeki Küçük Anafartalar Tepesi yönündedir. Her iki mevzii iki Osmanlı taburu savunmaktadır. Yoğun topçu ateşleri ardından dört kez yenilenen taarruzlar gün boyu sürmüş olup Osmanlı savunması mevzilerini korumayı başarmıştır.

Akşam saatlerine doğru General Hamilton, taarruzun durdurulmasını ve birliklerin bulundukları hatlarda mevzi almasını emretmiştir. Muharebeleri sahilden izleyen General Hamilton, Conk Bayırı'ndaki Osmanlı taarruzunu, akşam saatlerinde Gökçeada'daki karargâhına döndükten sonra öğrenebilmiştir. Daha sonraki yıllarda yayımlanan anılarında General Hamilton 10 Ağustos muharebeleri hakkında şunları yazmıştır.

"Savaşta Türk askerleri İngilizler için o gün bir afet oldular. Önlerinde durmaya yeltenenleri öldürüp yere serdiler. Conk Bayırı Tepesini temizledikten sonra, kovanından çıkan arı sürüleri gibi, güç halde yakalarını kesin bir ölümden sıyırabilen öteki kollar üzerine saldırdılar… Osmanlılar, birbiri ardınca Allah Allah haykırışlarıyla, gerçekten pek yiğitçe saldırdılar ve savaştılar. Bizim erlerimiz de ırkımıza has olan sebat ve metanet ile dövüştüler ve oldukları yerde canlarını verdiler."

10 Ağustos - 21 Ağustos

Tekketepe Muharebesi

Tekketepe Muharebesi, 12 Ağustos 1915 tarihinde Anafartalar Cephesi'nin kuzey –sol- kesiminde, İngiliz kuvvetlerince, Tekketepe'nin kontrolü için girişilen taarruzdur.

Harekat öncesi

Birleşik Krallık ve Fransız birliklerince oluşturulan Akdeniz Yurtdışı Sefer Kuvvetlerinin 25 Nisan 1915 tarihinde Gelibolu Yarımadası'nın güney kesiminde gerçekleştirdikleri çıkartmalar, izleyen günlerde mevzi savaşlarına dönüşmüştü. Gerek Seddülbahir Cephesi'nde gerekse Arıburnu Cephesi'nde cephelerin kilitlenmesi üzerine Müttefik kuvvetler üst komutanı General Sir Ian Hamilton İngiltere'den gelen takviye kuvvelerle oluşturulan İngiliz 9. Kolordusu ile 6 Ağustos günü Suvla Koyu'nda bir çıkartma yaparak üçüncü cepheyi açmıştı. Aynı gün Anzak Kolordusu 2. Tümeni, Kocaçimen Tepesi – Conkbayırı hattına karşı, Sarı Bayır Harekatı olarak bilinen genel taarruza girişmişti.

2. Anzak Tümeni'nin taarruzu, Osmanlı tarafının direnci sonucu sırtlara ulaşamamıştır. Anafartalar Grup Komutanlığı'na atanan Kurmay Albay Mustafa Kemal Bey'in 9 Ağustos 1915 günü Anafartalar Cephesi'nde başlattığı Birinci Anafartalar Savaşı olarak bilinen taarruz, aynı anda ileri harekata girişen İngiliz 9. Kolordusu birliklerini geri atmıştı. Hemen ertesi gün Mustafa Kemal Bey, Kocaçimen Tepesi – Conkbayırı hattında taarruza kalkmış ve Anzak birliklerini de geri atmıştır. 6 Ağustos – 10 Ağustos tarihleri arasındaki müttefik kayıpları ölü ve yaralı olarak 25.000 i bulmuştur.

General Hamilton, Anzak Kolordusu'nun, diğer günler için artık taarruz kudreti gösteremeyeceğinin farkındadır. Suvla Koyu'na çıkmış olan İngiliz birliklerinin bir kısmıyla takviye edilmediği taktirde Anzak Kolordusunun herhangi bir ileri harekatı söz konusu olamayacaktır. Önerdiği bir tümenlik takviye ise Anzak Kolordusu komutanı General William Birdwood tarafından red edilmiştir. Birdwood, 20.000 kişilik kuvvetinden 12.000 inin kaybetmiş olmasına karşın bir tümeni dahi ikmal edemeyeceği görüşündedir.

Müttefik kuvvetler komutanı General Sir Ian Hamilton, Osmanlı tarafının da kendi birlikleri kadar yorgun ve ağır kayba uğramış olduğu varsayımına dayanarak Tekketepe'ye taarruz etmeye karar vermiştir. Hamilton'un elindeki tek taze birlik, 10 Ağustos'ta karaya çıkmış olan 7 taburlu 54. Tümendir. 11 Ağustos sabahı sahildeki 9. Kolordu komutanı General Frederick Stopford'un karargahına iletilen emirde, 54. Tümenin gece karanlığında taarruz hattına ilerlemesi ve 12 Ağustos sabahı Tekketepe sırtlarına taarruz etmesi emredilmekteydi. Sahildeki diğer üç tümen ise ileri hareketle 54. Tümen'in kanatlarını örtecektir.

Aynı günün ilerleyen saatlerinde Suvla'ya gelen General Hamilton, hiçbir hazırlık yapılmadığı için harekatı 24 saat ertelemek zorunda kalmıştır. Ayrıca 9. Kolordu komutanı General F. Stopford'un bir itirazı olmuştur. Tekketepe'nin batı yamaçları sık bitki örtüsüyle kaplıdır ve bu bölgede Osmanlı ileri postaları bulunmaktadır. Bu postalar atılmadan 54. Tümen Tekketepe sırtlarını işgal etmiş bile olsa katılarla yapılan ikmal tehlikede olacaktır. Bunun üzerine Anzak Kolordusundan keskin nişancı 100 er, bölgeye hareket ettirildi. Taarruzun 13 Ağustos sabahı başlanmasına karar verildi.

Taarruz

General F. Stopford, 54. Tümen'in yapacağı gece yürüyüşünü kısaltmak için, bu tümenin 163. Tugayı'nın 12 Ağustos öğleden sonra sırtların eteklerine ilerlemesi emri vermiştir. Taarruz hattı, Binbaşı Münip (Uzsoy) komutasındaki Osmanlı 36. Alayı'nın iki bölüğü tarafından tutulmaktadır. Ayrıca bölgedeki Osmanlı ileri postaları, harekatı her iki yandan ateş altına alabilecek konumdaydılar. 163. Tugay'ın taarruzu, donanma topçusu ve sahildeki üç top bataryası tarafından açılan hazırlık ateşi ardından saat 16:00 dolaylarında başlamıştır. Harekat alanının büyük bölümü çayırlık ve düz bir arazi idi. 163. Tugay birlikleri ilk yarım kilometrelik bölümde hiçbir direnmeyle karşılaşmadılar. Fakat sonra, özellikle yanlardan yoğun ateş altına alındılar. Bir tabur dışında bütün erat hızla geriye akmıştır. 1/5 Norfolk Taburu, ileri harekata devam etmiş ve Osmanlı birliklerince kuşatılmıştır. Taburun Sandringham Bölüğü'nün 15 subay ve 250 eratı kurşunlanmış ya da süngülenmiştir. Sandringham Bölüğü mevcudunun büyük bölümü, askere alınmaları öncesinde İngiliz Kraliyet Ailesinin Sandringham Malikanesi çalışanlarıydı. Bölük, İngiliz kamuoyunda yıllar sonra bile konu edilmiş, bir bulutun içinde kaybolduğu, UFO'lar tarafından kaçırıldığı söylenceleriyle meşhur olmuştur. Hatta "Kralın Tüm Adamları" adında, İngiliz BBC yapımı bir filmde, Osmanlı birlikleri tarafından işkenceyle öldürüldükleri anlatılmıştır. Oysa Norfolk Taburu'ndan Çavuş Tom William, harekattan yaralı olarak kurtulmuş ve söz konusu bölükten 40 kişinin bir samanlığa sığındıklarını, etraflarının Osmanlı birlikleri tarafından sarıldığını ve keskin nişancıların ateşi altında eridiklerini ifade etmiştir.

Bu sonuç, bölgenin gündüz geçilemeyeceğini açıkça ortaya çıkarmıştır. General F. Stopford, 54. Tümen'in ertesi gün şafakta yapılması planlanan taarruzunu da iptal etmiştir. İngiliz kayıpları 30 subay ve 650 erattır.

Kireçtepe İngiliz taarruzu

Anafartalar Cephesi'nin kuzey yarısını tutan Osmanlı 12. Tümen mevzilerine yönelen Tekketepe taarruzunun başarısızlığı üzerine General Hamilton, taarruzu daha kuzeye kaydırarak 12. Tümen'i sağ yandan çevirmeyi amaçlayan bir taarruz planlamıştır. Bu taarruz Kireçtepe ve Kireçtepe sırtlarının işgal edilmesini amaçlamaktadır. Böylece 12. Tümen kanat kırarak Tekketepe'den çekilmek zorunda kalacak, savaşarak alınamayan bu yükselti, İngiliz kuvvetlerinin eline düşecektir.

Kireçtepe sırtları, Suvla Koyu'na çıkarma yapıldığı 6 Ağustos 1915 tarihinden itibaren Yüzbaşı Kadri Bey komutasındaki Gelibolu Jandarma Taburu tarafından tutulmaktadır. Arazi kayalık olduğu için siper kazılamamakta, asker doğal çıkıntıları siper alarak dövüşmektedir. Çıkartmanın ilk iki günü içinde Yüzbaşı Kadri Bey, İngiliz 10. Tümeni'nin donanma topçusu desteğinde giriştiği saldırılar sonucu, Karakol Dağı ve Sivritepe'yi boşaltarak daha gerideki bir hatta çekilmişti.

Üç tugaydan oluşan İngiliz birlikleri 15 Ağustos 1915 günü öğle saatlerinde donanma ve kara topçusunun kayalık araziye düşen bombardımanı ardından taarruza geçmiştir. Ağır kayıplara Yüzbaşı Kadri Bey'in ağır şekilde yaralanması da eklenince tabur geri çekilmiş, Kanlıtepe - Havantepe hattında yeniden mevzi almıştır. Akşam saat 20:30'da, yeniden düzenlenen 5. Tümen komutanı Yarbay Wilmer'le birlikte bir taburluk takviye kuvveti gelince Osmanlı tarafı Arslantepe'ye taarruza geçmişlerdir. Sabaha kadar süren çatışmaların ardından saat 08:00'da bölgeye ulaşan bir Osmanlı taburu ile taarruzlar yenilenmiş, İngiliz birlikleri Arslantepe'den çekilmişlerdir.

Anafartalar Grup Komutanı Kurmay Albay Mustafa Kemal Bey, 16 Ağustos sabahı 5. Tümen karargâhına gelerek harekâtı bizzat yönetmiştir. Mustafa Kemal, telefonla 9. Tümen'in ön hatlarda görevli olmayan tüm unsurlarıyla Kireçtepe'ye hareket etmeleri emri vermiştir. 16 Ağustos sabah saatlerinde tüm müttefik kuvvetleri eski hatlarına çekilmiştir. Müttefik kayıpları ölü ve yaralı olarak 2.000 kadardır. Osmanlı tarafının kayıpları ise 1.696'dır.

General Hamilton, İngiliz 9. Kolordusu komutanı General F. Stopford'u ve iki tabur komutanını görevden almıştır. General Stopford'un yerine Seddülbahir Cephesi'ndeki İngiliz 29. Tümen komutanı De Lisle atanmıştır. Bir tümen komutanı istifa etmiş, bir tümen komutanı ise 23 Ağustos'da Kitchener tarafından görevden alınmıştır.

İkinci Anafartalar Muharebesi

İkinci Anafartalar Muharebesi, Çanakkale Savaşı'nda son müttefik taarruzudur. Türk resmi tarihinde 21 Ağustos günü müttefik kuvvetlerce girişilen ve Çanakkale Savaşı'nın son büyük çatışması olan muharebeler, İkinci Anafartalar Muharebesi olarak geçer. İngiliz resmi tarihinde ise iki ayrı stratejik hedefe, iki ayrı cephe kuvvetlerince girişilen iki ayrı muharebedir. Her iki operasyon da Osmanlı tarafı açısından Anafartalar Grup Komutanı Kurmay Albay Mustafa Kemal'in mevzilerine yönelmiştir.

Öncesi

Gelibolu Yarımadası'na yapılan çıkartmalar, Osmanlı savunması karşısında durma noktasında geldiğinde Müttefik kuvvetler komutanı Sır Ian Hamilton, takviye kuvvetlerden oluşan İngiliz 9. Kolordusunu Suvla Koyu'na çıkartarak üçüncü bir cephe açmıştı. 6 Ağustos 1915 günü, Birinci Anafartalar Muharebesi'nde Osmanlı taarruzu, aynı saatlerde başlayan İngiliz taarruzunu kırmıştı. Hemen ertesi gün, 10 Ağustos tarihinde Anafartalar Grup Komutanı Kurmay Albay Mustafa Kemal'in Kocaçimen Tepesi – Conk Bayırı hattında giriştiği taarruz da Anzak Kolordusunu geri atmıştı. İzleyen günlerde İngiliz 9. Kolordusu, 12 Ağustos günü Tekketepe Muharebesi, 15 Ağustos günü de Kireçtepe Muharebesi olmak üzere iki başarısız taarruz geliştirmişti.

Müttefik kuvvetler üst komutanı General Sır Ian Hamilton, 15 Ağustos'da, 9. Kolordu komutanı General F. Stopford'u görevden alarak yerine Seddülbahir Cephesi'ndeki 29. İngiliz Tümeni komutanı General B. De Lisle'i atamıştı. De Lisle, ertesi gün, yaptığı incelemelere dayanarak Hamilton'a bir rapor göndermiştir. Bu rapor öylesine olumsuz ifadeler içermekteydi ki, Hamilton İngiliz Savaş Bakanı Lord Kitchener'e gönderdiği telgrafta, 45.000'i kayıpları karşılamak, 50.000'i de takviye olmak üzere 95.000 askerlik yeni kuvvet istemiştir.

Kuvvetler ve taarruz planı

Gelibolu Yarımadası'nda Osmanlı 5. Ordu'sunun 13 tümeni vardır. Bu 13 tümenden ikisi Kuzey Grup Komutanı (Arıburnu) Esat Paşa'nın, dördü Güney Grup Komutanı (Seddülbahir) Vehip Paşa'nın, yedisi de Anafartalar Grup Komutanı Albay Mustafa Kemal emrindedir. Mustafa Kemal, ihtiyatlarını cephesinin merkez- gerisinde konuşlandırmıştır. Böylece cephenin gerek duyulacak her kesimine hızla ilerletmek mümkün olacaktır.

General De Lisle'in Suvla'da görevi devraldığında İngiliz 9. Kolordusu bünyesinde 11 tugay bulunmaktadır. Birkaç gün içinde Mısır'dan aktarılan 5.000 mevcutlu bir tümen de sahile çıkmış olacaktır. Ayrıca Anzak Kolordusundan bir tugay 9. Kolordu'yla birlikte hareket edecektir. Yapılması planlanan taarruz için, Seddülbahir Cephesi'nde bulunan İngiliz 29. Tümeni'nin üç tugayı da Suvla'ya aktarılmıştır.

Yusufçuk Tepe ve İsmailoğlu Tepesi'ne yapılması planlanan taarruz, Suvla Koyu'nun Osmanlı topçusunun ateşinden koruyabilmek ve cephe hattını kısaltmak amaçlıdır. Bomba Sırtı taarruzu ise Suvla Koyu ile Anzak cephesi arasındaki zayıf hattı düzenlemeyi amaçlamaktadır. Bu hat devriyerle tutulmaktaydı ve özellikle geceleri çok güvensizdi. General Hamilton ve General W. Birdwood, İsmailoğlu Tepesi ile Bomba Tepe arasında bir siper kazılarak bu hattın güven altına alınmasında büyük yarar görmekteydiler.

Taarruzlar için belirlenen tarih 21 Ağustos 1915 günüdür. Plana göre 9. Kolordu'nun 11. Tümeni İsmailoğlu Tepesi'ne, 29. Tümen'in 86. ve 87. tugayları ise Yusufçuk Tepe'ye taarruz edecektir, 88. Tugay ihtiyatta tutulacaktır. Yarım saat sürdürülecek hazırlık ateşi için o güne kadar kullanılan en yüksek sayı olmak üzere 85 namludan oluşan kara topçusu ve bir zırhlı, üç kruvazör, iki destroyerlik donanma ateşi öngörülmüştür. Her iki tümenin taarruz bölgesi Albay Selahattin Adil komutasındaki 12. Tümen bölgesidir. Saat 15:00'da başlayacak taarruz, Osmanlı kuvvetlerinin dikkatini bu bölgeye çekmişken bir tugaylık kuvvet de Mestan Tepe'ye taarruza geçecektir.

Bomba Tepe'ye Anzak Kolordusunun bir tugayı taarruz edecektir. Özellikle Sarı Bayır Harekatı'nda uğranılan kayıplar nedeniyle ancak dört tugay bir araya getirilerek bir tugaylık kuvvet oluşturulabilmiştir. İngiliz, Avustralyalı, Yeni Zelandalı ve Gurkalardan oluşan tugay General Cox komutasında, 45 dk.lık bir hazırlık ateşi ardından saat 15:00'de taarruza geçecektir. Taarruz, Albay Halil Bey komutasındaki 7. Tümen mevzilerine yönelmektedir.

Savaş

İsmailoğlu Tepesi

Taarruz günü olan 21 Ağustos gün doğumundan itibaren, müttefik üst komutanlığının beklentileri tersine olarak, müttefik siperlerindeki en küçük bir hareketlilik dahi, Osmanlı tarafından yoğun ateş altına alınmaya başlanmıştır. Ayrıca gerideki Osmanlı ihtiyatları cephe hattına daha yakın bir konuma ilerlemiştir. Taarruzun öğleden sonraya alınmasının nedeni, güneşi arkaya alarak taarruz etmek idi. Ne var ki Ağustos ayı olmasına karşın bulutlanan hava güneşi örtmüştü. Üstüne üstlük, ovadan yükselen hafif bir sis, Osmanlı siperlerinin üstüne çökmüştür. Öte yandan bombardıman sırasında fundalıklar ateş almış, yoğun bir duman örtüsü araziye yayılmıştır.

11. Tümen'in 34. Tugay'ının sağ kanattaki taburları ilk hedef olan Osmanlı siperlerine girmeyi başarmıştır. Bu siperler düzenlenmeye başlanmışken Osmanlı tarafından yoğun bir ateş açılmıştır. Ardından başlayan Osmanlı taarruzlarını karşılayabilmek için tugayın bir bölümünün bu yana kaydırılması gerekmiş, bu unsurların planda öngörülen ileri hareketleri iptal edilmiştir.

34. Tugay'ın sol kanadındaki iki taburun ileri hareketi Osmanlı siperlerinden yoğun bir ateş altına alınmıştır. Bu taburlardan biri kısa süre içinde tüm subayların kaybetti. İki tabur da ateş altında hedeflerinden daha kuzeye kaydılar ve ağır bir yan ateşine uğradılar. Taburlar, ağır kayba uğrayarak dağınık halde geri çekildi. Diğer iki tabur hızla ilerledi ise de hedefleri olan siperler takviye edilmişti. İlerleme olanağı bulamayarak geri çekildiler.

Sonuç olarak 34. Tugay'ın taarruzu, planda öngörülen hedeflerin küçük bir parçasındaki iki kuyuyu ve bir siper parçasını elde edebilmiştir. Buradaki İngiliz birlikleri de ertesi gün Osmanlı kuvvetlerinin giriştiği taarruzla geri atılmıştır.

34. Tugay'ın solunda taarruz eden 32. ve 33. tugayları da Osmanlı siperleri önünde yoğun şekilde ateş altına alınmıştır. Makineli tüfek etkisi yapan başarılı bir ateş yönetimi ve isabetlilikle subaylarından çoğunu yitirerek geri çekildiler.

29 Tümen'in cephe hattında 86. Tabur'un öncü müfrezleri kendi topçu ateşi altında kalmıştır. Diğer taburlar gün bitimine kadar Osmanlı siperlerine 500 metreden fazla yaklaşamadılar. Doğrudan Yusufçuk Tepe'ye taarruz eden 87. Tabur'un İrlandalı askerleri ileri atılarak tepeyi ele geçirdiler. Ancak Anafartalar sırtlarından açılan ateş sonucu tepenin batı yamaçlarına çekilmek zorunda kaldılar. Akşamüstü bölgeye ulaşıp taarruza geçen Mısır'dan yeni gelmiş olan 2. Tümen her ne kadar tepeye ulaştıysa da şiddetli ateş yiyerek geri çekildi. İleri çıkan bir müfreze kuşatılarak imha edildi. Tümeni bizzat yöneten Lord Longford harekat sırasında kayboldu ve cesedi bulunamadı.

Gece Yusufçuk Tepe'deki Osmanlı birlikleri geri alınmıştır. Osmanlı subaylar, bu tepede asker bulundurmanın artık gereksiz olduğunu, tepenin yan ateşlerle barınılamaz hale getirilmiş olduğunu düşünmüşlerdir. Gerçekten de Yusufçuk Tepe, gün boyu hemen kuzeyindeki tepedeki Osmanlı müfrezesi tarafından oldukça başarılı bir biçimde ateş altına alınabilmişti. Bu tepe de İsmailoğlu Tepesi tarafından çok iyi korunabilmekteydi. Gerçekten bu üç tepe sırası içinde İsmailoğlu Tepesi kilit konumundaydı.

Hava karardığında tüm müttefik kuvvetlerinde sağ kalabilen subaylar dağılan birlikleri toplamak ve siper kazmakla meşguldürler. Bir subay şunları yazmaktadır. "Soldan, ricat diye yüksek bir ses işitildi ve bütün hat süratle geriye aktı." Birliklerin çoğunda erat, tam bir bozgun havasındadır, en ufak bir olayda paniğe kapılma ve sahile doğru akma eğilimdedirler. Dağılan birlikler ve kaybedilen subaylar yüzünden komuta birliği de sarsılmıştır. Gece, 86. Tugay karargahına çağrılan bir yarbaya gece taarruzu için emir verilmiştir. Bu subay birliğindeki subaylara şunları söylemiştir. "Bir istihkam zapt edeceğiz. Fakat bunun nerede olduğunu ben bilmiyorum. Bilen olduğunu da zannetmiyorum. Buna rağmen ileriye yürüyeceğiz ve karşımıza çıkan Türklere taarruz edeceğiz." Böyle bir harekatın doğal sonucu olarak birlik ağır kayba uğrayarak geri çekildi ve söz konusu yarbay da öldü.

Müttefik kuvvetler geceyi, yaralıların ve dökülen malzemenin toplanmasında kullandılar ve gün ağarmadan taarruz çıkış hatlarına geri çekildiler. İngiliz 9. Kolordusu, bu harekata 14.300 kişi ile katılmış, ölü ve yaralı olarak 5.300 kayba uğramıştır. Hedeflerin hiçbirisine ulaşılamamıştır. Osmanlı kuvvetlerinin kayıpları ise 2.600'dür.

Bomba Tepe

Anzak tugayının taarruzu için öngörülen hazırlık ateşi 45 dk.lık bir ateşti ve tugay, saat 13:00'de, İsmailoğlu Tepesi'ne taarruz eden İngiliz 11. Tümeni ile aynı saatte taarruz edecekti. Ancak 21 Ağustos sabahı plan değiştirildi, hazırlık ateşi yarım saat olarak uygulandı ve taarruz, saat 15:30'da başlatıldı. Saat 15:00'de taarruza geçen 11. Tümen'in 34. Tugay'ı, Osmanlı siperlerinin bir bölümünü ele geçirmişti, ancak sağ yanı açık kaldığı için Osmanlı kuvvetleri bu siperlere rahatlıkla karşı taarruza geçebildiler ve bir kısım kuvveti, ileri harekattan alıkoydular.

Taarruzun sağ kanadında ilk dalgayı oluşturan 150 erat ve subaydan ancak 40'ı, ateşten korunaklı bir hatta ulaşabildi. İkinci dalga aynı sonuca uğradı, üçüncü dalga ileri çıkamadı. Taarruzu karşılamak için Osmanlı topçusunun açtığı ateşle fundalıklar tutuşmuştu, yaralılardan bir kısmı bu ateş içinde kaldı.

Bunun sol kanadından taarruz eden birlikler küçük bir siper parçasını ele geçirdiler. Fakat bu siperi ele geçirenler küçük bir gruptu. Takviye olarak geriden gelen müfreze Osmanlı tarafından ateş altına alındı ve sadece bir er, öndekilere ulaşabildi.

Anzak taarruzunun en sol kanadı da fazla bir ilerleme gösteremedi. Gün sonunda taarruz ancak Bomba Tepe'nin eteklerine ulaşabilmiştir.

Ertesi gün sabahında yenilenen ileri harekat, Anzak hattını tepeye bir miktar daha yaklaştırmıştır. 27 Ağustos günü Anzak birliklerinin, topçu desteğindeki ileri hareketi, Osmanlı 21. Alayı'nın bulunduğu siperlere girmiştir. 17. ve 33. Alayların sipere akmasıyla Anzak birlikleri püskürtülmüştür. Bölgedeki çatışmalar 29 Ağustos'a kadar devam etmiştir. Anzak birlikleri tepenin batı yamaçlarında siper kazmış, Osmanlı kuvvetleri de tepedeki tahkimatı sağlamlaştırmıştır.

Tahliye

İkinci Anafartalar Savaşı'ndan sonraki aylar Gelibolu'da siper savaşları şeklinde sürmüştür. İki tarafın da taarruz gücü kalmamıştı. Müttefikler açısından bu dönem bir kararsızlık dönemidir. Onca kayıptan sonra Gelibolu'yu tahliye etmek kolay verilecek bir karar değildir. Taarruz için de General Ian Hamilton'un değerlendirmelerine göre en az ellibin askerlik bir takviye gerekmektedir. Ancak 14 Ekim 1915 günü Bulgaristan, İttifak Devletleri safında savaşa girerek Sırbistan'a saldırmıştır. Bu gelişme müttefiklerin Çanakkale seferinin varoluş nedenlerinden birinin ortadan kalkması anlamına gelmektedir. Çünkü bu sefere kalkışılmasının nedenlerinden biri de Balkan ülkelerinin İtilaf Devletleri safında savaşa girmesini teşvik etmekti. Üstelik Bulgaristan'ın Osmanlı İmparatorluğu ile Müttefik olması, Almanya ile Osmanlı Devleti arasında kara bağlantısını, dolayısıyla savaş malzemesi nakliyatını büyük ölçüde kolaylaştıracaktır. Nitekim 29 Ekim 1915'de İstanbul'la Almanya arasındaki demiryolu hattı İttifak Devletleri'nin kontrolüne geçmiştir. Bu demiryolu bağlantısının ilk en acı belirtisi de Avusturya'dan gönderilen ve cephede 15 Kasım 1915 tarihinde ateşe başlayan 240 mm.lik top bataryasıdır.

Bu tarihten üç gün sonra General Ian Hamilton görevden alınarak yerine General Charles Monro atanmıştır. Monro cephede yaptığı incelemelerin ardından 3 Kasım 1915'te İngiliz Yüksek Savunma Konseyi'ne cephe hakkındaki görüşünü, "Gelibolu tahliye edilmelidir" şeklinde bildirmiştir. Bu kolay alınacak bir karar değildir. 6 Kasım 1915 günü İngiliz Savaş Bakanı Lord Kitchener Gelibolu'ya gelmiştir. 15 Kasım'da Lord Kitchener'in kararı Seddülbahir Cephesi dışındaki diğer iki cephedeki askerlerin tahliye edilmesi yönündedir. Ertesi gün 16 Kasım'da Müttefiklerin Selanik Cephesi de General Monro'ya bağlanmıştır. General Birdwood, General Monro'ya bağlı olmak üzere Çanakkale Müttefik Kuvvetleri Komutanlığı'na atanmıştır.

Kesin karar 7 Aralık 1915 tarihinde verilmiştir. Arıburnu ve Anafartalar Cephelerindeki Müttefik kuvvetler, Selanik Cephesi'ne kaydırılmış, Seddülbahir Cephesi'ndeki kuvvetler ise yerlerinde kalmışlardır.

Tahliye işlemleri 10 Aralık 1915 tarihinde başladı. Gizlilik sağlanması amacıyla tahliye sadece geceleri yapılmıştır. Bir grup asker gündüzleri sahile çıkarılıyor, cepheye doğru yürüyüşe geçiyorlardı, bu askerler geceleyin tahliye ediliyor ertesi gün yine sahile çıkarılıyordu. Sahile indirilen boş cephane sandıkları katırlarla siperlere taşınıyordu. Son birlikler, postallarının üstüne çorap giyerek siperlerinden ayrılıp sahile yürüdüler, iskeleye battaniyeler serilmişti. 19 Aralık 1915 akşamı son asker de cepheden ayrılmıştır. 20 Aralık 1915 sabahı götürülemeyen malzeme sahilde ateşe verilmiş, Osmanlı siperleri altına kadar uzanan tünellerde toplam bir ton kadar dinamit ateşlenmişti.

Anafartalar ve Arıburnu Cephelerinin tahliyesinin hemen ardından Lord Kitchener'in, Seddülbahir Cephesi'ndeki birliklerin yerinde kalması yönündeki kararı, "ne amaçla kalması" açısından sorgulanmaya başlanacaktır. Sonuçta, 27 Aralık 1915 tarihinde bu bölgenin de boşaltılmasına karar verilir. Kuşkusuz bu hatalı bir gecikmeydi. 20 Aralık'tan itibaren Osmanlı tarafı, hiç olmazsa Seddülbahir Cephesi'ndeki Müttefik askeri varlığını elden kaçırmamak için mevcut kuvvetleri güney hattına kaydırmaya başlamıştır. Özellikle 240 mm.lik ve daha sonra gelen 150 mm.lik top bataryaları Seddülbahir Cephesi'nde konuşlanıp ateşe başlamışlardı. Yine de büyük bir ustalıkla sürdürülen tahliye işlemleri 9 Ocak 1916 sabahı, saat 03:20'de tamamlanmıştır. Otuzaltıbin asker, dörtbin nakliye hayvanı (gemilere alınamayan yüzlerce at, kuzeyde olduğu gibi, öldürülmüştü) 127 top ve ikibin ton ikmal malzemesinden taşınabilenler, gemilere yüklenmişti. Taşınamayan malzeme ise yine kuzeyde olduğu gibi sahilde büyük yığınlar halinde ateşe verilmişti.

Mondros Mütarekesi'nin imzalandığı 30 Ekim 1918 tarihinin ertesinde, 6 Kasım 1918'de İngilizler Gelibolu'yu işgal ederek Merkez Tahkimatına el koymuşlardır.

Mareşal Liman Von Sanders, 25 Nisan akşamından itibaren diğer bölgelerdeki Osmanlı birliklerini Arıburnu ve Seddülbahir Cephelerine kaydırmaya başlamıştı. 28 Nisan 1915 tarihinde Seddülbahir Cephesi'nde de tüm Müttefik askeri karaya çıkartılmıştı ve ileri hareketleri Osmanlı birlikleri tarafından durdurulmuştu. General Sir Ian Hamilton'un elindeki tüm kuvvet budur ve ihtiyatı da yoktur. Osmanlı ise diğer bölgelerden kaydırdıkları kuvvetlerce takviye edilmektedirler. Her geçen gün, Hamilton'un harekâtı başarıyla sonuçlandırma olanağını sınırlamaktadır. Gerek İngiliz gerek Fransız üst rütbeli subayları, Batı cephesinden kuvvet aktarılmasına karşı çıkmaktadırlar. Gelibolu harekât alanına, ikinci öncelik verilmektedir. Ancak Lord Kitchener Gelibolu'daki birlikleri takviye etmeye karar vermiştir. Mısır'daki 42. Tümen 28 Nisan da gemilere bindirilmeye başlandı. Fransızlar da 30 Nisan da General Bailloud komutasındaki 156. Tümen'i, Doğu Sefer Kolordusunun 2. Tümen'i olarak Gelibolu'ya gönderme kararı almıştır. Oysa Alman Amiral Von Tripitz daha gerçekçi değerlendirmelerde bulunmakta, "Çanakkale Boğazı düşecek olursa savaş aleyhimize sonuçlanmış olacaktır" demektedir.

Sitemizde sizlere daha iyi hizmet sunulabilmesi için çerezler kullanılmaktadır. Hizmetlerimizi kullanarak çerez kullanımına izin vermiş olmaktasınız.