Eski Çağlarda Tekirdağ

Eski Çağlarda Tekirdağ

Tarihçeler
Yazı Tipi
  • Çok Küçük Küçük Orta Büyük Çok Büyük
  • Varsayılan Helvetica Segoe Georgia Times

Tekirdağ tarihi Trakya ve Marmara bölgesinin tarihinden ayrı düşünülmemelidir. Anadolu ve Yakındoğu ile Avrupa arasındaki göç, istila, ticaret kültür alışverişi gibi her türlü ilişkinin Trakya üzerinden gerçekleşmesi bölgenin en önemli özelliğidir. Akdeniz ve Ege'den gelerek Karadeniz'e geçen ve buradan da büyük nehirlerle Orta ve Doğu Avrupa ile Asya'ya açılan ana deniz yolunun düğüm noktası üzerinde yer alması bölgenin ikinci önemli özelliğidir.

Tarih Öncesi Dönemlerde Tekirdağ

Deniz ve kara yolları üzerindeki stratejik konumu nedeniyle uzak coğrafi bölgeler arasındaki kültür ilişkilerini aydınlatacak ip uçlarının Trakya bölgesinde olduğu kabul edilmiştir. Bunun yanı sıra ılımlı iklimi, tarım ve çiftçiliğe elverişli toprakları, bitki örtüsü, su ve kara hayvanlarının da zenginliği göz önüne alınırsa Trakya bölgesinin her dönemde insanların oturmasına çok uygun bir ortam oluşturduğu düşünülebilir. Türkiye Trakya'sında Tarih öncesi dönemlere ait arkeolojik araştırmalar çok yenidir. 1970'li yıllardan sonra İstanbul Üniversitesi Prehistorya Ana Bilim Dalı öğretim üyelerinden Prof.Dr.Mehmet ÖZDOĞAN'IN oluşturduğu bir ekip Trakya'da tarih öncesi araştırmalara başlamıştı. Bu araştırmalardan sonra 1980'li yılların sonunda Edirne ve Tekirdağ'da yine bu ekip tarafından kısa süreli kurtarma kazılarına başlandı. 1990'dan sonra bu ekip ile birlikte Tekirdağ Müzesi de sistematik olarak Trakya'da Tarih öncesi dönemlere ait kazı ve araştırmalarını sürdürmektedir.

Trakya'da Paleolitik (eski taş ) çağa ait yerleşme yeri olarak İstanbul yakınlarındaki Yarımburgaz Mağarası ve Trakya'nın Karadeniz kıyısında açık yerleşme yeri olarak Ağaçlı bölgesi bilinmektedir. Tekirdağ Müzesi Müdürlüğü'nün son yaptığı araştırmalarda Saray ilçesinde Ergene ve Galata derelerinin oluşturduğu Güneşkaya ve Güngörmez vadilerinde mağaralar tespit edilmiştir. Bu mağaraların üst kesiminde İ.Ö.5000-3000 yıllarına tarihlenen çanak çömlek parçaları bulunmuştur. Büyük bir olasılıkla Yarımburgaz mağarasında olduğu gibi, yüzey tabakalarının altında Güneşkaya ve Güngörmez Mağaralarında Eski Taş devrinin üst tabakalarına (İ.Ö.200.000-10.000) rastlanabilir.

Tekirdağ sahil şeridinde yapılan kazı ve araştırmalarda Neolitik dönemden (ilk toprağa yerleşme dönemi, insan toplumunun gelişmesinde bir devrim olarak kabul edilmektedir. İ.Ö.8000–5000) Kalkolitik çağ (Köy şeklindeki yerleşmelerin gelişimi, bakır ve madenciliğin başlaması. İ.Ö.5000-3000), İlk Tunç Çağına (Tunç'un ortaya çıkarak madenciliğin gelişmesi, beyliklerin oluşması) ait yerleşmeler bulunmuştur.

Neolitik çağda Şarköy'de Burun Eren Çiftliği'nde, Burdur Hacılar'da bulunan malzemelerle çağdaş malzemeler ele geçmiştir. Aynı malzemeler İstanbul Üniversitesi tarafından Enez'de Hoca Çeşme mevkiinde yapılan kazılarda da ele geçmiştir. Bu buluntular o dönemlerdeki kültür ilişkilerinin ne kadar yaygın olduğunu göstermektedir. Kalkolitik çağda önemli buluntu yeri Marmara Ereğlisi yakınlarındaki Kargaburun mevkii üzerindeki Toptepe'dir. 1963 yılında İngiliz Arkeoloji Enstitüsü müdürü tarafından yoldan geçerken tesadüfen bulunarak yayınlanıp bilim alemine duyurulmuştur.

Ancak 1988 yılında ikinci konut inşaatlarının katliamına uğramıştır. 1989 yılında konutlardan arta kalan küçük bir alanda Prof.Dr. Mehmet ÖZDOĞAN tarafından yapılan kazıda Trakya'nın en önemli eserleri ve kültür tabakasının ancak bir bölümü ortaya çıkarılabilmiştir. Bu kazıda bulunan ve çok önemli bir eser olan, İ.Ö.4300 yılına tarihlenen pişmiş topraktan yapılmış Ana Tanrıça Figürü Tekirdağ Müzesinde sergilenmektedir. Tekirdağ Müze Müdürlüğü ile İstanbul Üniversitesi'nin birlikte Gazioğlu Köyü'nün sahilinde yer alan Menekşe Çatağı'nda yapılan kazılarda alt tabakalarda Toptepe tabakalarıyla çağdaş kalıntılar ele geçmiştir.

Menekşe Çatağında elips şeklinde çit örme tekniğiyle yapılmış kulübeler ve kulübelerin içinde ocak ve fırınlar bulunmuştur. 1938 yıllarında Prof.Dr.Arif Müfit MANSEL Alpullu'da Toptepe malzemesi olan testiler ele geçirmişti. Kırklareli Aşağıpınar'da yapılan kazılarda da bu kültür tabakasının ortaya çıkması, Trakya'nın o dönemde Deniz sahilindeki kültürlerle iç kesimlerdeki kültürlerin ilişkilerini ortaya koymaktadır.

İlk ve Orta Tunç Çağlarında Tekirdağ

İlk Tunç çağında, Trakya'da Marmara denizi sahil kesimi boyunca yerleşmelerin uzandığı, son yapılan araştırmalarda ortaya çıkmıştır. İstanbul ile Gelibolu Yarımadası arasında İlk Tunç Çağı'nın başlangıcında oldukça yoğun yerleşmeler vardır. Gelibolu Yarımadası'nda bu yerleşmeler daha da yoğundur. Troya'nın birinci katıyla çağdaş olan bu yerleşmeler İ.Ö.3000-2700 yılları arasına tarihlenmektedir. Tekirdağ Müzesi'nin İstanbul Üniversitesi Prehistorya Ana Bilim Dalı ile ortaklaşa olarak yaptığı Menekşe Çatağı kazılarında bu dönem kalıntılarına oldukça yoğun olarak rastlanmıştır.

Menekşe çatağı İlk Tunç Çağı'nın ilk evrelerinde Troyanın 1. katıyla çok benzerlik göstermekle birlikte Balkan kültürlerinden Sveti Krilova kültürleri ile de ilişkiler tespit edilmiştir. İlk Tunç Çağı'nın II. (İ.Ö.2700-2400) ve III.(İ.Ö.2400-2000) evrelerine Trakya da yoğun olarak rastlanmamakla birlikte yine Menekşe Çatağı kazılarında Troya'nın ve Anadolu'da bir çok yerleşmenin İlk Tunç Çağı'nın II.evresinde ortaya çıkan Depas türü (çift kulplu kupalar) kupa parçaları bulunmuştur.

Tekirdağ sınırları içinde İlk Tunç Çağı'nın III.evresine ait yerleşmelere rastlanmamaktadır. Kırklareli'de Aşağıpınar Kanlıgeçit'te İstanbul Üniversitesi'nden Prof.Dr.Mehmet ÖZDOĞAN tarafından yapılan kazılarda İlk Tunç Çağı'nın II.evresi ve Orta Tunç Çağı'na geçiş evresinde tamamen İç Anadolu kültürlerine ait bir koloni yerleşmesi ortaya çıkarılmıştır. Anadolunun özgün mimari tipi olan Megaron tipi yapılar ile dini ve günlük kullanım eşyaları bu kazıda bulunmuştur. Bu kazı İlk Tunç Çağı'nın son evresinde Anadolu ile Trakya arasında ticari ve kültürel bir alış veriş olduğunu belgelemekle birlikte Anadolulu insanların Trakya toprakları üzerinde küçük koloni yerleşmelerini kurduklarını da kanıtlamaktadır.

Orta Tunç Çağı'ndan, son Tunç Çağı'nın sonlarına kadar (İ.Ö.2000-1300) birkaç küçük keramik buluntusu dışında bulgulara rastlanmamıştır. Son Tunç Çağı'nın sonları ile İlk Demir Çağı'nda (İ.Ö.1400-1000) batıdan büyük bir göç dalgası gelmiştir.

İzlerine Ergene ve Meriç Havzasında rastlanan bu göç dalgasından sonra karanlık bir dönem başlamaktadır. Antik kaynaklar ve yakın zamana kadar arkeolojik bulgular yetersiz kalmaktaysa da son dönemdeki Kırklareli'ndeki Aşağıpınar kazılarında Orta Demir Çağına ait yoğun bir yerleşme ortaya çıkarılmıştır. Trakya'da son dönemlerde başlayan sistemli kazıların devam etmesiyle karanlık diye bilinen dönemler de yavaş yavaş aydınlatılabilecektir.

Şarköy İğdebağları köyünden İstanbul arkeoloji müzesine götürülen Demir Çağı'na ait önemli bronz bir koleksiyon ve Tekirdağ Müzesi'ne getirilen bronz bir kaç madeni eser bu dönemde madenciliğin önemli bir rol oynadığını göstermektedir. Yalnız bu çağda Anadolu'da kurumlaşmış devletlerin (Hitit) varlığına karşılık Trakya'da Proto-Trak olarak tanımlanan ve toplumsal örgütlenme bakımından çok daha geri düzeyde toplulukların bulunması, Anadolu ile Trakya'nın kültürleri arasındaki en önemli farktır.

Kaynakça:   Diyadin Net   Tekirdağ Şehri
Save
Cookies user preferences
We use cookies to ensure you to get the best experience on our website. If you decline the use of cookies, this website may not function as expected.
Accept all
Decline all
Read more
Marketing
Set of techniques which have for object the commercial strategy and in particular the market study.
Facebook
Accept
Decline
Analytics
Tools used to analyze the data to measure the effectiveness of a website and to understand how it works.
Google Analytics
Accept
Decline
Advertisement
If you accept, the ads on the page will be adapted to your preferences.
Google Ad
Accept
Decline