Makale Dizini

Dikilitaşlar (Menhirler)

Menhir Dikilitaşlar, bazen toprak üstü yükseklikleri 4 metreyi geçen büyük taşlardır. Bunlar tek ya da gruplar halinde olabilecekleri gibi, bazen dolmenlerin, bazen de mezar tepelerinin çevresine yerleştirilmişlerdir. Yerel olarak bunların "şehit mezarları" olduklarına inanıldıklarından, günümüzde çoğu kez İslam mezarlıklarının içinde kalmış ve diğer mezar taşları ile karışmışlardır. Dikilitaşlar üzerinde halen ayrıntılı bir çalışma yapılmamıştır, ancak bunların, hiç değilse bazılarının belirli doğrultular üzerinde diziler oluşturduğu anlaşılmaktadır

Menhir Menhirler, Trakya bölgesinin yanı sıra Fransa'da ve İngiltere'de bulunmaktadır. Bunlar 10-12 metre yüksekliğinde dev taşlardır. Menhirlerin çoğunun mezar taşı olduğu ispatlanmıştır. Büyüklükleri sebebiyle de, sanki canlıymışlar gibi halk masallarına konu olmuşlardır. İlgili efsanelerde menhirler; doğarlar, büyürler, dans ederler ve ağlarlar. Bazı menhirler tarihi bir hatırayı sonsuzlaştırırlar. Menhirler, toprak sınırını belirtmek için de kullanılmış olabilirler. Menhirlerin dikilme sebeplerine en uygun açıklama ise, bunların ilkel idoller yani dini semboller olduklarıdır. Genel olarak yalnız duran menhirler, bazen bir çizgi üstünde dizilmiş de olabilirler. Daire şeklinde dizilmiş olanlar, belki dini anıtlar veya kurban sunaklarıydı. Cromlech (Kromlek) denilen bu dizilerin yönleri yıldızlara göre olduğu için, güneş tapınağı da olabilirler.(Istranca Dağları Mahyadağ-Dupnisa Mağarası arasında)

Megalitler başlıca iki grupta toplanabilir: Dayanak gerektirmeden ayakta duran taşlar; bunlar yalnızken "Menhir" , bir doğru üzerinde dizilir veya daire şeklinde sıralanırsa "Cromlech" (Kromlek) adını alırlar.

Paralel düzenlenmiş bir döşemeyi taşıyan taşlardan meydana getirilen odalar ki; bunlara da "Dolmen" denir. Dolmen'ler, birer mezar odalarıdır. Bu mezar odalarının üstü toprakla örtülürse, ortaya çıkan tepeciklere Tümülüs Höyük adı verilir. Dolmenler, basit dolmen, örtülü koridor, kubbeli dolmen adını alan türlerde olur.

Menhir
Haskovo Ovcharovo Menhiri
Haskovo Ovcharovo Menhiri


Dolmenler (Anıt Mezar-Kapaklıkayalar)

Dolmen Trakya'daki tarih öncesi anıtların arasında en görsel ve ilginç olanları kuşkusuz levha halindeki iri taş bloklardan yapılan megalitik anıtlardır. Trakya' da geçitli mezarlar-dolmenler ve dikilitaşlar menhirler olmak üzere iki tür megalitik anıt vardır. Avrasya'nın çeşitli yerlerinde ilginç bir dağılımı olan bu tür anıtların tarihlendirilmesi ve birbirleri ile olan ilişkileri çok tartışmalıdır. Megalitik anıtlar Trakya'nın kuzeyinde, Edirne-Kırklareli'nin Istranca dağlık bölgesinde görülür. Dolmen olarak tanımlanan ve yerel olarak "kapaklıkaya" olarak adlandırılan anıtlar dik olarak konan büyük taş blokların üstlerinin aynı tür taş kapatılması ile oluşur; bunların bir arka, bir orta oda ile ön giriş kısmı vardır. Odaların önünü kapatan taşta da "ruh deliği" olarak tanımlanan bir açıklık vardır. Bugün çoğu açıkta olan bu anıtların etrafında bir çevre duvarları ve çoğunun da üzerinde, taşlardan oluşan bir tepeciğin olduğu bilinmektedir. Mezar olarak kullanılan anıtlar MÖ 12. yüzyılda yapılmaya başlanmış, bazıları ikinci kullanım ile 7. yüzyıla kadar gelmiştir. Megalitler ile birlikte bulunan çanak çömlek, ip baskı ya da oluk bezemeli, koyu renkli kaplardır. Bunlarla birlikte, az da olsa maden alet ve takılar da bulunmaktadır

Dolmen Dolmenler çeşitli şekiller gösterirler:
Basit Dolmen: Ayakta duran iki veya birkaç taşın üstünde, yatık durumdaki büyük bir taştan oluşur. Bu ilkel dolmen, bazen bir tümülüs ile örtülüdür.
Kubbeli Dolmen: Bu tip dolmende, harçsız taşlarla örtülmüş ve kilit taşıyla kapanmış bir kubbe görülür. Yunanistan'da "Tolos" denilen bu tür inşaata, Fransa ve İrlanda'da bugün dahi çoban kulübeleri arasında rastlanmaktadır.
Örtülü Koridor: Son çağ dolmenlerinin hepsi bu türdedir. Bütün anıt, üstü örtülü bir geçitten ibarettir. Bunun bazı kısımları delikli bir taşla ayrılır ve bazılarında rölyeflere rastlanır (Rölyef, kabartma olup, heykel sanatının bir çeşididir. Bir figürün çıkıntıları, derin bir şekilde zemine bağlı olarak çıkarılmışsa "yüksek rölyef", eğer çıkıntılar hafif bir biçimde belirtilmişse "alçak rölyef" adını alır).

Dolmen
Dolmen
Dolmen
Dolmen
Dolmen
Dolmen
Dolmen
Dolmen
Dolmen
Dolmen
Dolmen
Dolmen



Tümülüsler ve Mezar Tepeleri

Lüleburgaz Kepirtepe Tümülüsü Trakya'nın en görsel anıtları tümülüslerdir. Trakya'nın tek düze doğal yapısını süsleyen ve ona bir hareketlilik getiren tümülüslerin tam bir envanteri çıkartılmamıştır. Genel olarak mezarın üzerine yapılan her türlü yükselti tümülüs olarak adlandırılsa da, yapıldıkları döneme, tepenin ve mezar odasının biçimine, niteliğine, ölünün gömülüş şekline göre mezar tepelerinin değişen geniş bir çeşitlenmesi vardır.

Bulgaristan'da Tümülüs Mezarın yerini bir tepe ile belirleme geleneğinin bilinen ilk örnekleri Avrasya steplerinde, MÖ 4. bin yılın başlarına aittir; kurgan olarak da adlandırılan bu mezar tepelerinin altında, ölü basit bir çukur ya da ahşap bir odaya yerleştirilmiştir. Bu geleneğin, steplerden gelen etki ile, Trakya'ya ilk olarak MÖ 3. bin yıl içinde girdiği bilinmektedir. Trakya'nın Tunç çağ mezar tepeleri, daha sonraki dönemlerin tümülüslerine göre daha basık ve yayvan, çoğu kez de 2-3 m yüksekliğindeki tepeciklerdir; ancak Bulgaristan' da ender olarak yüksekliği 7 metreyi bulanlar da vardır. Tepelerin dolgularının toprak değil taş oluşturduğundan, bunları "Taşlıtepe" olarak tanımlamaktayız. Bu tür mezar tepelerinde ölü, tepenin altındaki bir çukura, ve çoğu kez uzun olarak yatırılarak gömülmüştür. Tepenin değişik kesimlerinde münferit mezarlara da rastlanır. Taşlıtepeler tek olabilecekleri gibi, bazen tümülüs mezarlığı gibi, sayıları 30'u bulan topluluklar da oluşturabilir.

Tümülüs İçi İlk Demir çağ' dan itibaren mezar tepeleri daha sivri ve konik bir biçim almış, dolgularında taş ile birlikte killi toprak da kullanılmıştır. Demir Çağı'nın ilk kısmına tarihlenen mezar tepelerinde gene ayrı bir mezar odası yoktur; ölü toprağa açılmış ve ahşap ile kaplanmış bir odanın içine yatırılmıştır. Orta Demir Çağı'ndan itibaren mezar odası ya da taş lahidi olan gerçek tümülüsler görülmeye başlar. Bu tür tümülüsler için genellikle uzaktan görülebilen sırt ve yamaçlar tercih edilmiştir İkili ya da üçlü tümülüsler yaygın olmakla birlikte, tümülüs mezarlığı şeklinde sayıları dokuz ile otuzaltı arasında değişen gruplara da rastlanmaktadır. toplu tümülüs mezarlıklarının, daha eski bir kutsal alanın üzerinde yer aldığı görülmektedir.

Tümülüs İçi
Tümülüs İçi
Tümülüs İçi
Tümülüs İçi
Tümülüs İçi
Tümülüs İçi



Tümülüsün tanımı ve işlevi

Tümülüs Maketi Bu bölümdeki bilgiler ağırlıklı olarak Doç.Dr. Engin Beksaç'a ait olup "Traklar ve Vize" isimli makalesinden alınmıştır.

Trak tarihinde önemli bir yeri olan Vize çevresine dağılmış çok sayıdaki arkeolojik eser arasında özellikle, Vize ovasına yayılmış çok sayıdaki tümülüs dikkat çekicidir. Bunların bir kısmı 1936-39 yılları arasında Atatürk tarafından bizzat Trakya'nın tarihini araştırmak için görevlendirilen Ord.Prof.Dr Arif Müfit Mansel tarafından incelenmiş ve bir kısmı da çeşitli şekillerde soyulmuş ve bilimsel hiçbir şey bırakmadan tahrip olmuştur. Vize sınırları içinde ovadakilerden başka yerlerde de Tümülüsler mevcuttur. Bütün bu tümülüsler içinde bilimsel araştırmayı bekleyenler de doğal olarak vardır. Tümülüslerin hepsi mezar odası vermediği gibi bir kısmı yakma izleri ve at kemikleri göstermektedir. At mezarı olarak nitelenen bu tümülüsler, Traklar'ın Orfik dinleriyle ilgili tören ve kurban yerlerinin uzantılarıdır.

Margareth Tümülüsü İçi Kutsal bir sunu olan at, saflanma ritueli olan yakma ayinleriyle birlikte evrenin güçlerine destek vermek ve yeniden doğuşa hizmet etmek için ayinlerde önemli bir yer tutuyordu. Zaten tümülüslerin kendileri de Orfik törenlerin ve inanışların bir parçası olarak, Chtonik dünya görüşünün yer yüzündeki sembolüydü. Bu noktada Vize'nin kuzeyindeki vadi içindeki (asmakayalar) Bizans devrinde kullanılan mağara kiliselerin de kökenini Traklardan alması, Orfik mezar gelenekleri ve ayinlerle ilişkili olması muhtemeldir. Bunlar dışında Trakya'nın değişik yerlerinde rastlanan megalitik anıtlar da bu orfik ayinlerle ilgili olup, yüksek yerleri seven Trak din adamlarının ayin yaptığı insan ve hayvan kurbanları verdiği sunaklar olarak dikkat çekmektedir.Vize Karakoçak'ta, Soğucak'ta ve Kıyıköy'de bu tip anıtlar vardır. Bu megalitik anıtlarla birlikte mağaralar Orfik dinin en önemli öğeleri arasında yer almaktadır. Kurbanların genellikle at ve kadınlar olduğu bilinirken, erkeklerin de kurban edildiği anlaşılmaktadır(Heredot). Boş mezarlar olarak görülen Senotaf gömüler bu kurban ritleriyle ilgili olup, Orfik Zagreus kültünün uzantısıdır. Ve son olarak da ateş ve yakma Trakların Orfik düşüncesi için temel olup, önemli bir saflanma aracıdır. Vize'de yaşayan Trakların bu dini izleri içinde özellikle Çömlektepe ve Karakoçak (Thamata) Trak kült merkezleri olarak ele alınıp incelenmesi gereken yerlerdir.

Strelcha Tümülüsü
Strelcha Tümülüsü İçi
Tümülüs İçi
Tümülüs İçi



Vize Tümülüslerinde Yapılan Araştırmalar

Vize Tümülüsü Ergene Nehri'nin kuzeyinde, Istranca (Yıldız) Dağları'nın kuzey etekleri boyunca uzanan, geniş bir bölgeyi kaplayan Vize Ovası, gerek su potansiyelinin yüksek oluşu, gerekse diğer doğal kaynakların zenginliği bakımından Doğu Trakya'nın diğer kısımlarından daha fazla öneme sahiptir. Bu öneme karşılık, yakın zamanlara kadar bölgede yapılan arkeolojik araştırmalar son derece sınırlı olmuştur. Vize ovası'nın tarih öncesi döneme ait buluntularının bilimsel olarak tetkiki, 1982 yılında İstanbul Üniversitesi Prehistorya Ana Bilim Dalı Öğretim Üyeleri'nden Prof.Dr. M.Özdoğan tarafından, bu bölgeyi de içine alan Trakya ve Doğu Marmara'ya yüzey araştırmaları sırasında yapılmıştır. Bu tarihten önce Ordinaryüs Prof.Dr. Arif Müfit Mansel, 1936-39 yılları arasında ovada bir dizi tümülüs kazmış ve Vize'deki esas Trak merkezini oluşturan Çömlektepe Höyüğü'nde bir sondaj açmıştır.

Vize Tümülüsü 1962 yılında F. Dirimtekin, Vize ve çevresinde araştırmalar yapmış, Vize yakınlarında Karaköçek mevkisindeki bir kaya yükseltisini bir Trak kaya sunağı olarak tanımlamıştır. 1982 yılında M.Özdoğan tarafından, Sergen'de Mali Petra olarak bilinen anıtlar bulunmuştur. Daha sonra Engin Beksaç ve Kırklareli Müzesi görevlileri tarafından yapılan bilimsel çalışma ile Soğucak Köyü'nde Gemikaya olarak bilinen kaya yükseltisi bir Trak kaya sunağı olarak tespit edilmiştir. Yine Engin Beksaç ve Zülküf Yılmaz tarafından Çakıllı'daki bir tümülüste kurtarma kazısı yapılmıştır.

Vize Çakıllı Tümülüsü İstanbul Üniversitesi Prehistorya Ana Bilim Dalı tarafından, Vize ve yakın çevresinde M.Ö. 1. bin yılından daha eski yerleşimlerin olup olmadığına yönelik araştırmalarda, Vize Ovasının kültür silsilesini veren birçok tarih öncesi yerleşmesi bulunmuştur. Özdoğan'a göre Vize Ovası'ndaki yerleşimlerden ele geçen çanak çömlek, Balkan kültürleri ile yakından ilişkilidir. Vize Tarihi ilk aydınlık devri Doğu Trakya dönemine rastlar. Yapılan arkeolojik kazılar da bunu doğrulamaktadır. 1398 hafriyatında açılan höyükler ve içlerinden çıkan eserler Traklar'a aittir.



Vize'de Araştırması Yapılmış Olan Tümülüsler

Bu bölümdeki bilgiler ağırlıklı olarak Prof.Dr. Somay Onurkan'ın "Doğu Trakya Tümülüsleri Maden Eserleri" isimli çalışmasından alınmıştır.

A TÜMÜLÜSÜ

Vize A Tümülüsü 1938 Trakya tümülüsleri arasında Vize A mezarının keşfi çok önemli yer tutar. Sistemli bir şekilde araştırılmış olması, tarihlenmesi ve değerlendirilmesi açısından Vize A tümülüsü Trakya tümülüsleri arasında bir dayanak noktası teşkil etmektedir. Bu tümülüs M.S. 45 yılında öldürülen Trakya Kralı Rhoimetalkes III'ün mezarıdır. Dolayısıyla Vize, bu tümülüsün gösterdiği gibi Dacia haricinde Trakların son başkentidir.

Vize A Tümülüsü 1938 M.S. 6 ve 7 yıllarında Rhoimetalkes I ve Rhaskuporis vassal Trakya Krallarıdır. Rhoimelkes I ölünce oğlu Kotys'e zengin güney Trakya verilir. Kendisine daha fakir Kuzey Trakya kalan Rhaskuporis Kotys'i aldatarak ele geçirir. Roma Kotys'i serbest bırakması için Rhaskuporis'i uyarır. Ama o buna uymaz ve Kotys'i öldürür. Bunun üzerine İskenderiye'ye sürgün edilir ve orada ölür. Rhaskuporis'in topraklarının yönetimi oğlu Rhoimetalkes II'ye kalır. Kotys'in topraklarının yönetimi ise henüz reşit olmayan çocukları Rhoimetalkes III, Kotys II ve Polemo'ya kalır. Bunların başına da vasi olarak Trebellienus Rufus atanır. Kotys'in oğlu Rhoimetalkes III'ün 37 ve 38 yıllarında Trakya Kralı olduğu anlaşılmaktadır. Rhoimetalkes III M.S. 45 yılında karısı tarafından öldürülmüştür. Böylece Roma hakimiyeti altındaki Güney Trakya Devleti son bulmuş, İmparator Claudius zamanında, 46 yılında Trakya artık bir Roma eyaleti olmuştur. Bu eyaletin başkenti yine Vize'dir.

Vize A Tümülüsü 1938 Vize A Tümülüsü Türkiye Trakya'sındaki en önemli Trak kalıntısıdır. 9,50 metre yüksekliğinde ve 50 metre çapındadır. Doğu-batı yönünde bir mezar odasına sahiptir. Mezarın Planı; 4,62 m. uzunluk, 3,12 m. genişlikteki dörtgen mezar odasının duvarları, yatay sıralar halinde yerleştirilmiş yerli kalker taşından harçsız olarak inşa edilmiş ve üzeri 1,18 m. yükseklikten sonra tonozla örtülmüştür. Odanın yüksekliği 2,74 m.dir. Odanın tabanı dörtköşe kalın tuğlalarla kaplanmıştır. Duvarların üzerinde fresk süslemeye sahiptir. Aşağıda su mermerinin benzeri kaide bezemenin üzerinde kırmızı, sarı, siyah çerçeve içine alınmış beyaz yüzeyler halinde panolar bulunmakta, üstte bitkisel ve geometrik motiflerden meydana gelmiş bir friz ile sınırlanmaktadır. Tonozda ise mavi üzerine beyaz yıldızlarla gökyüzü tasvir edilmiştir. Mezar odası doğu kısa yanda, yekpare bir taş levha ile kapatılmış bir kapı açıklığına sahiptir.

Lahit; Mezar odasının güneydoğu köşesinde yerleştirilmiştir. balıksırtı biçiminde eğimli bir kapağa sahiptir. Lahdin esas uzun cephesi beyaz yüzey üzerinde ortada sarı ve mavi çerçeveli ve kahverengi kafesli bir yapı, bunun iki yanında siyah rozetlerle süslenmiş kahverengi ve kırmızı renkte girlandlar bulunan boyalı bezemeye sahiptir. Lahit kırmızı kapağı ile bir ev cephesini tasvir eder.

Tümülüste bulunan eserler:
Altın : Çelenk, levha aplik, 2 adet yüzük
Gümüş : 1 Maşrapa, 1 simpulum (kepçe), 1 kalathos (kupa), 4 kantharos (kadeh)
Bronz : 1 Lenger (çift kulplu kap), 1 tencere, 1 maşrapa, 1 patera (tava), 1 onikhoe (ibrik), 1 yağ ibriği, 1 çift kulplu vazo, 2 tek kulplu testi, 2 kandil, 2 kandelabrum (kandillik), 1 fener, 1 miğfer, 1 zırh gömlek, tahta kutu bronz kısımları
Demir : 1 Kılıç, 2 mızrak ucu
Cam : 3 Sürahi, (28 cm uzunluğunda uzun boyunlu, armut biçimli, tek kulplu, mavimsi saydam camdan ve üzerinde beyaz çizgiler.) , tabaklar (ince sarı camdan, kenarları dik ve yüksek), Yukarı doğru genişleyen kaplar, taban ayaklı derin kaseler, ağıza doğru darlaşan derin kadehler (O devirde çok değerli olan bu cam eşyaların tahta kutular içinde saklandığı anlaşılmaktadır.)
Keramik : 3 Testi, iki kulplu amphora, 2 yuvarlak gövdeli uzun boyunlu balsamaria.
Deri : Altın çelenk yapraklarının bağlandığı şeridin deriden olduğu anlaşılmıştır.
Kumaş : Lahdin üzerinde bütün eserlerin üzerini örten, kırmızımtırak toz haline gelmiş kumaşa ait izler görülmüştür.

Vize A Tümülüsü önemine uygun olarak son derece iyi bir incelemeden sonra İstanbul Arkeoloji Müzesi'nde mezar odasının rekonstrüksionu yapılmıştır. Mezara ait buluntular halen burada sergilenmektedir. Aşağıda resimlerini görebilirsiniz. Ayrıca mezara ait metal buluntuların resimlerini de görebilirsiniz. Lütfen bu resimlere bakarken definecilerin Vizelilerden, Vize'den, Türkiye'den çaldıkları eserlerin ne kadar büyük kayıplar olduğunu düşünün.

Vize A Tümülüsünün İstanbul Arkeoloji Müzesindeki Rekonstruksiyonu
Vize A Tümülüsünün İstanbul Arkeoloji Müzesindeki Rekonstruksiyonu
Vize A Tümülüsünün İstanbul Arkeoloji Müzesindeki Rekonstruksiyonu
Vize A Tümülüsünden
Vize A Tümülüsünden
Vize A Tümülüsünden
Vize A Tümülüsünden
Vize A Tümülüsünden



B TÜMÜLÜSÜ

Vize B Tümülüsünden 1938 yılında A.M. Mansel tarafından açılmış ve envanteri tam olarak saptanmıştır. Tümülüs 30 metre çapında ve 4 metre yüksekliğinde yayvan bir tepedir. Tümülüste iki mezar vardır. Doğu-batı yöneltisinde basit birer çukur olan mezarların üzeri balıksırtı şeklinde kalın ve kenarlı tuğlalarla örülmüştür. Ölüler yakılmış, küller ve mezar hediyeleri çukurun içine konmuştur. Kadın ve çocuğa ait olduğu anlaşılan bu tümülüsten çıkan bronz eserler M.S. 1. yüzyıldan sonraya tarihlenir.

Tümülüste bulunan eserler:
Vize B Tümülüsünden Altın : 1 Çelenk, 1 küpe, 2 yüzük, 2 bilezik, 1 kolye
Bronz : 1 Lenger'in kulpları, 1 patera, 1 oinokhoe, 1 kandil, 1 kandelabrum.
Cam : Uzun boyunlu silindir gövdeli bir şişe ve kırık cam parçaları
Keramik : 1 Balsamaria ve kırıkları, toprak heykelcik parçacıkları, iki çocuk heykelciği (belki çocuğun oyuncakları)

Çelengin yaprakları meşe yaprağı şeklindedir. Yüzüklerden biri beyaz bir cam taşa sahiptir ve üzerine Artemis resmedilmiştir. Diğer yüzüğün taşı bugün yoktur. küpenin üzerinde olması gereken taş ve boncuklar da kaybolmuştur. Bilezikler birbirinin aynıdır. bileği kavrayan 2 cm. genişliğinde bir band ve bunun iki ucu arasına yerleştirilmiş oval bir taş yuvası vardır. İkisinin de taşları kayıptır. Çok yönlü bir zincir ile ucunda ortasında rozet olan bir kolye vardır.

C TÜMÜLÜSÜ

A Tümülüsünün yanındaki 50 m. çapında 2,5 metre yüksekliğindeki tepedir. Rhoimetalkes III'e ait olması lazım gelen bir atın külünü bulundurmaktadır.

D TÜMÜLÜSÜ

Yapılan kazı sonunda hiçbir mezara rastlanılmamıştır.

E TÜMÜLÜSÜ

Vize'nin 6 km. güneyinde 1939 yılında A.M.Mansel tarafından açılmıştır. 65 m. çapında 18 m. yüksekliğinde büyük bir tümülüstür. Mezarda bulunanlar M.S. 1. yüzyılın ortalarına tarihlenmektedir.

Tümülüste bulunan eserler:
Altın : Çelenk, oval bir camı kaplayan levha
Bronz : Amphora, kandelabrum ayağı, kilit kolu
Demir : Miğfer yanaklığı, Silah kalıntıları
Cam : Çeşitli cam kaplara ait kırıklar
Keramik : Üç tane kandil, çeşitli kap kırıkları

Çelengin yaprakları meşe yaprağı olarak biçimlendirilmiştir. Vize E amphorası 51 cm.lik yüksekliği ile bu tip amphoralar arasında bilinenlerin en büyüğüdür.

F TÜMÜLÜSÜ

E tümülüsünün yanındadır. Bu tümülüste de bir at mezarı bulunmuştur. Atın başı yoktur.

G TÜMÜLÜSÜ

İçinde mezara rastlanmamıştır fakat yaygın bir kül tabakası vardır.

H TÜMÜLÜSÜ

35 metre çapında ve 2 m. yüksekliğinde bir tepedir. Burada doğu-batı yöneltisinde 3 basit mezar bulunmuştur.
1- Üç yanı eğimli tuğlalarla çevrilmiş basit bir mezardır. Mezarda okside olmuş demir parçalar, iki cam vazo ve bir keramik testi bulunmuştur.
2- İçi kerpiçle sıvanmış bir çukurdur. Mezarda açılır kapanır bir demir iskemle, cam vazolar, keramik kaplar ve mermer bir kemik muhafazası bulunmuştur.
3- İki geniş tuğlanın basitçe birleştirilmesinden oluşmuş basit bir mezardır. Mezarda bir şey bulunamamıştır.

I TÜMÜLÜSÜ

50 m. çapında 4 m. yüksekliğindeki bu tepede mezar yoktur.

KIYIKÖY MEZARI

Eski adı Salmidessos olan Kıyıköy'ün yakınında bulunan bu mezarın buluntuları müze envanterinde Vize yöresi Kıyıköy Toplar Mevkii olarak kayıtlıdır. Bu mezarda 1 patera, 1 oinokhoe, 1 amphora ve bir tahta kutuya ait bronz kısımlar bulunmuştur.

Sitemizde sizlere daha iyi hizmet sunulabilmesi için çerezler kullanılmaktadır. Hizmetlerimizi kullanarak çerez kullanımına izin vermiş olmaktasınız.